ist-MB.10 » Metrobüs Araçları - Genel Tartışma / Kar
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5586
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Genel olarak Phileras'ları gayet iyi buluyorum, ama sürücüsüz gitmesi bizi şu an ilgilendirmemeli! Bazen insan bilgisayar almak istediğinde şöyle "eeen böyyüğ, eeen ışıglısııı, eeen göçlüüü" diye kendini ve etrafını uyutur ya ... halbuki ne yapmak gerek? Sana ne gerek, ne yapmak istiyorsun? Listesini yap, sonra "çekap" ve o kadar. Kapasite açısından Phileas iyi. Sürücü konusu tamamen gereksiz (fuzuli).
B. Alabay
B. Alabay
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Ya nesi iyi? Adamlar 183 kişilik diyor, bize durmadan 200 küsur kişi diyorlar sonrada 300 kişi taşınıyor
Burada çok ciddi bir sorun var, o zaman hattın fizibilite etüdü yanlış yapıldı. Buradaki yolcu potansiyeli yanlış ölçüldü. Bak Mehmet ne diyor, hala yan yoldaki otobüsler paket gidiyor ve bu metrobüse rağmen böyle. Demek ki burayı metro paklarmış? Günlük çözümler üretiyor, sonuçlarını düşünmeden günlük yaşıyoruz, vallahi bazen aramızda çok fazla Budist ve Şintoist olduğunu düşünüyorum ya. Anı Yaşa. Ne bu be cola reklamımı.

- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5586
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Ama o bahsettiğin problemler araçtan ibaret değil ki! Bizimkiler becerememiş! Bana yaptırsaydın, ille de o metropüss sistemi olacaksa da, bak sana bir sistem çizerdim, nah yapardın, çünkü metro kadar pahallı olurdu. Ama? Ama işte gerekeni yapacaksın. hani, Apple bilgisayarlar pahhalı derler ya, ucuz PiSi alırlar ... halbuki düşünce tarzındaki sakatlık şu: eşdeger bir PiSi sistemi AYNI fiyata mâloluuur. İşteeee ... o zaman ya metrobüs yapacaksan, doğru dürüst yap, ya da, tercihli otobüs yolundan geçecek uzunca iki üç hat yapacam de, herşey iyi, kimse gülmez. Ama tramvay gerektiren yere fayton, DSL gerektiren yere telesekreter, metro gerektiren yere metrobüs ve metrobüs gerektiren yere teleferik ile olmaz bu iş. O zaman at arabası durağı işte Haliç köprüsünde olur. Ve adalar metrosunun son istasyonu (songdurag) adaya varmadan gelir.
Yani, Cola değil, hapçılık da olmamalı. Doğru dürüst bir sistem, sistem ve AĞ. Of beh, şehircilik amma da zormuş
B. Alabay
Yani, Cola değil, hapçılık da olmamalı. Doğru dürüst bir sistem, sistem ve AĞ. Of beh, şehircilik amma da zormuş

B. Alabay
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
İETT Phileasların garaj sahasında bulunması ile ilgili habere tekzibini yayınlamış.
http://www.haber7.com/haber/20090420/IE ... ciklik.phpİETT'den yapılan açıklamada, bugün bazı basın organlarında yer alan haberlere değinilerek, şöyle denildi:
''Hollanda'dan ithal edilmiş olan 35 Phileas marka araç, İkitelli garajında nihai test işlemlerinin yapılması nedeni ile servise aralıklı olarak verilmektedir. Araçların yeni olması, yüksek teknolojiye sahip bulunması nedenleriyle test çalışması her araç için yaklaşık 15 günü bulmaktadır.
Metrobüs hattının yoğun yolcuya sahip olması, bu araçlarda herhangi bir muhtemel arızanın baş göstermeyeceği biçimde gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Gerek Hollandalı ekip, gerek İETT'nin teknik ekibi yoğun biçimde test sürüşleri sonucunda ortaya çıkarılan ufak tefek hataları ortadan kaldırmak için çalışmaktadır. Bu çalışmalar, Nisan ayı sonuna kadar tamamlanacak, araçlarımızın tamamı İstanbullunun hizmetine sunulacaktır.''
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Heheheehe seviyorum bu işi, hani bulmacalar vardır 7 Yanlışı Bul diye,
onu hatırlatıyor bana bu kurum.
http://www.lojiport.com/news_detail.php?id=13124
ee peki bunlar şimdi şoförsüz gidiyormu? Ayrıca o sorunu çözmekten kolay ne var ki? Bakın ben size söyleyeyim peron girişine kısa bir direk dikiyorsunuz buna bir verici, bir tanede araca alıcı, her verici ve alıcı uniq sinyal veriyor, araç bu sinyali aldığında perona geldiğini anlıyor, hemen akabinde yan taraftaki bariyerlere hız kesicileri koyuyorsunuz bunlarda aracın hızını sınırlıyor, ya da bunu ilk direkteki beykından gelen bilgi ile yapıyorsunuz, hani aracınız zaten önüne insan çıksa duruyor ya
herhalde önündeki diğer otobüsüde görebilir, sanki çok zor bir şey ha. Ya biz bunları aşalı 5 sene oldu, hiç bir şey bilinmiyorsa SAP diye bir firma var 
alabilmek için dışarı vermek zorunda, ee bu kapılar açılınca ordan binenler olacak tabii, yani bu ne demek oluyor? Ön kapıdan biniş diye bir şey aslında yok demek oluyor.
Bir diğer konu neden aracın hesaplanmış kitaplanmış ivmelenmesini düşürtüyorsunuz? Yakıttan tasarruf!
Niyeki hani zaten hibrit ti? Hani az yakıyordu? Zaten az yakıyorsa neden ivmelenme ile oynuyorsunuz? Rakamları doğrultmak için mi? Ya varya bir zamanlarda Renault arabalardan tamirciler bir parça sökerlerdi de, bu ne diye sorunca, abi gavur onu fazla koymuş
heheheh Hollandalılar da fazladan ivme vermişler, Hollanda tepelik çünkü, öyle bir tepeler varki bizim Maçka, Barbaros halt etmiş valla.

Ben üstteki linkten yazının tamamına da göz atmanızı tercih ederim.

http://www.lojiport.com/news_detail.php?id=13124
1.200 lira uymadı bize daha fazlasını verdik aldık yaniMetrobüs alımı için 2003’te yapılan incelemede olumsuz rapor veren ekipte, İETT’nin Genel Müdürü Mehmet Öztürk’ün de bulunduğu ortaya çıktı.
Öztürk, o dönem inceledikleriyle satın alınıp arızaları yüzünden garaja çekilen araçların aynı olmadığını iddia etti. Eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın 2003’te İETT uzmanlarının raporları doğrultusunda alımını reddettiği, ancak kendisinden sonra göreve gelen Kadir Topbaş’ın aldığı ve arıza nedeniyle garaja çekilen 50 metrobüsle ilgili tartışmalar devam ediyor. Garajda bekletilen metrobüslerle ilgili önce hibrid araçlarla ilgili izin belgesinin beklendiği açıklaması yapıldı, şimdi de kapıların kapanmasıyla ilgili bir sorun olduğu, bunun da giderilmek üzere olduğu iddia edildi. Adı sonradan metrobüs konulan otobüsleri incelemek üzere Hollanda ve Fransa’ya 2003 yılında ekip gönderdiklerini belirten İETT Genel Müdürü Mehmet Öztürk, temaslarıyla ve yaşananlarla ilgili şunları söyledi:
"O dönemde ben Finansman Dairesi Başkanı’ydım. Ekibim inceleme çalışmalarını tamamlayıp döndüğünde bulguları inceledik. Araçların yolcu kapasitesi azdı, rampa çıkmakta zorlanıyordu. Normal otobüslerden tek farkı, şoförsüz kullanmaya imkán sağlayacak otomatik kılavuzlama sistemiydi. Ancak, sistem tam olarak çözülememişti. Araç, güzergáhındaki duraklara 15 metre kala tek şerit halinde çizilen beyaz fosforlu çizgiyi görerek durabiliyordu. Yağmur, çamur ve toz nedeniyle çizginin kapanması durumunda araç duramıyordu. ’Bu sorunu nasıl çözeceksiniz?’ diye sorduk. ’Halen araştırmalar devam ediyor’ dendi. Şoförsüz kullanılıp da duramayan araca 1 milyon 200 bin dolar fiyat verdiler. Astronomik geldi. Olumsuz rapor verdik ve proje iptal oldu."



Vah vah, hımm demek ki lastik tekerlekli tramvayların tüm kapıları birden açılıp kapanamıyor? Allah Allah, yoksa bu bir otobüs mü? Binişler ön kapıdan beyleri, Aman Allahım yaa varya metrobüs peronlarında bu araca binebilmek için olacak şeyi düşünemiyorum, peki diğer kapılar inenler için açılacak muhakkak, yani sonuçta bir kapasitesi var aracınÖztürk, kapıların açılıp kapanmasında yaşanan sorunlar nedeniyle araçları seferden çektiklerini belirterek, "1 Mayıs’tan itibaren tüm araçları sefere koyacağız. Sorunu dört kapının birlikte açılıp kapanması yerine sadece ön kapının açılıp kapanmasıyla çözdük. Yolcu binişleri sadece ön kapıdan olacak ve kapı kapatılırken şoför bir engel varsa yolcuları uyaracak. Bayır çıkmasında problem yok. Kalkış hızı normalde 1.2 ivme. Ancak yakıt tasarrufu yapmak amacıyla bunu 0,8 ivmeye indirdik. Bu nedenle araç yavaş hareket ediyor" dedi.

Bir diğer konu neden aracın hesaplanmış kitaplanmış ivmelenmesini düşürtüyorsunuz? Yakıttan tasarruf!


İşte bunu araştırmak lazım, bizim almanca forumlar genelde demiryolu hiç otobüsçü yok, Kemal Çevik abimiz bunu bilebilir ulaşabilsek bir soruştururdukTanesi 1 milyon 200 bin Euro’ya alınan Phileas marka otobüsler Hollanda’da üretiliyor. Eindhoven Kenti’nde üretilen otobüslerle ilgili Hollandalıların ve ulaşımla ilgilenenlerin yıllar önce otobüse taktıkları isim Phileasco. Bu isim marka ve fiyasko kelimesinin birleşimiyle türetilmiş. Eindhovenlılar otobüslerin tamamının çalışır halde olduğunu hiç görmediklerini belirtiyorlar. Otobüslerin ortalama yarısının hep arızalı olduğunu internetteki çeşitli forumlarda yazan otobüs meraklıları, Phieleas’tan 18 tane satın alan nüfusu 100 bini bulmayan Douai Kenti’nin de dolandırıldığını düşündüklerini belirtiyorlar.

Ben üstteki linkten yazının tamamına da göz atmanızı tercih ederim.
-
- Mesajlar: 3
- Kayıt: 21 Nis Sal, 2009 00:09
Bu kapı çözümü bir önceki sayfadaki yapılan tartışmaya da açıklık getirdi sanırım.Kapıların hepsi açılıp kapanabildiğine göre bu açıdan iki araç arasında bir fark yoktu ama artık capacity, kapıların hepsinin açılıp kapanması ile ilgili bir problemi olmadığına göre bu açıdan da önde görünüyor.
Olay öyle bir duruma geldi ki, Phileas lar üzerine benzin döküp yakılsa daha ekonomik olucak çünkü araçlar garaja çekilip uzmanlarca tekrar takrar test ediliyor, şöförler eğitiliyor, hatta belki eğimli yollar için araçta modifiyeler yapılıyor yani bir sürü para sarfediliyor.
Bu işin çözümü şöyle olucak; bu aracın alımına her ne sebeple olursa olsun onay verenler bir metrobüs durağında bekleyecekler, sonra onları Alman yapımı, metalik gri renkte bir capacity alacak ve bu araç onları Phileas lara onay verdikleri güne götürecek ve herşey düzelecek.Tekerleğin icat edildiği güne götürmesi de yardımcı olabilir.
Olay öyle bir duruma geldi ki, Phileas lar üzerine benzin döküp yakılsa daha ekonomik olucak çünkü araçlar garaja çekilip uzmanlarca tekrar takrar test ediliyor, şöförler eğitiliyor, hatta belki eğimli yollar için araçta modifiyeler yapılıyor yani bir sürü para sarfediliyor.
Bu işin çözümü şöyle olucak; bu aracın alımına her ne sebeple olursa olsun onay verenler bir metrobüs durağında bekleyecekler, sonra onları Alman yapımı, metalik gri renkte bir capacity alacak ve bu araç onları Phileas lara onay verdikleri güne götürecek ve herşey düzelecek.Tekerleğin icat edildiği güne götürmesi de yardımcı olabilir.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Gerçekten çok güzel tespitler, teşekkürler. Hakikatten Phileaslar gözümüzde üzerine benzin dökülüp yakılası hale geldiler. Kötü araçlar, yorumuna ne kadar katılabilirim. Aracın teknolojisi itibari ile kötü olduğuna inanmıyorum, sorun İstanbul' a ne kadar uygundu? Bence bu konudaki etüt doğru düzgün yapılmadı, bu yollar yapılmadan önce bir araç İstanbul' a getirilerek güzergah üzerindeki rampalarda denenmeli idi. Deneme amaçlı olarak geceleri araca yol yaptırılıp duraklarda kapılar açılıp kapatılarak bir işletme testi yapılmalı idi, sonuçta az buz değil bence piyasası kısıtlı bir araçtan iyide satın alındı. Ama her halukarda nerede ise yarısı fiyata ve gerçekten de çok performanslı bir şekilde çalışan Capacity ler alınabilirdi, bu sayede hem çok daha fazla sayıda araç satın alınabilirdi.
Bu saatten sonra yapabileceğimiz tek şey, bahsedilen tüm sorunların aşılacağını ümit etmek ve araçlardan verim alabilmeye çalışmak olacaktır. Yoksa İETT' nin Bağlarbaşı Kültür Merkezinde yeri hazır
haha eski Tünel vagonunun yanına teknolojide son noktaya diye koyarız artık bu araçları, ama kapıları açık dursun hep, sonra içinde birileri varken açılmaz falan rezil olmayalım 
Bu saatten sonra yapabileceğimiz tek şey, bahsedilen tüm sorunların aşılacağını ümit etmek ve araçlardan verim alabilmeye çalışmak olacaktır. Yoksa İETT' nin Bağlarbaşı Kültür Merkezinde yeri hazır


-
- Mesajlar: 3
- Kayıt: 21 Nis Sal, 2009 00:09
Yaptığım yorumdan Phileas ların kötü araç oldukları sonucu çıkmasın. Araç bir çok yeni özelliği ile üstünlük sağlıyor. Şöförsüz seyir, durağa sıfır yanaşabilme, yüksek yolcu kapasitesi ve bence en önemlisi melez yakıt teknolojisi.
Ama ne oluyorsa oluyor yapamıyoruz. Biz teknoloji kullanamıyoruz demekten utanıyorum. Paramız mı yok? Yoksa kalifiye insanımız mı?
Bence ikisi de var. Hatta bu araçları Türkiyede kendimiz bile geliştirip vucuda getirebiliriz.
Araçlar yokuş çıkamıyormuş, ivmesini düşürmüşüz falan. Melez yakıt teknolojisi olduğuna göre ne gerek vardı ekonomi yapmaya ama tamam.
Şöförsüz kullanamıyoruz ona da tamam.
Ama bu kapı durumunda çileden çıktım resmen. Bu kadar komik birşey daha önce hiç görmedim.
Araçlar kötü değil ama ya istanbula uygun değil ya uyduramıyoruz yada biz kullanamıyoruz.
Ama ne oluyorsa oluyor yapamıyoruz. Biz teknoloji kullanamıyoruz demekten utanıyorum. Paramız mı yok? Yoksa kalifiye insanımız mı?
Bence ikisi de var. Hatta bu araçları Türkiyede kendimiz bile geliştirip vucuda getirebiliriz.
Araçlar yokuş çıkamıyormuş, ivmesini düşürmüşüz falan. Melez yakıt teknolojisi olduğuna göre ne gerek vardı ekonomi yapmaya ama tamam.
Şöförsüz kullanamıyoruz ona da tamam.
Ama bu kapı durumunda çileden çıktım resmen. Bu kadar komik birşey daha önce hiç görmedim.
Araçlar kötü değil ama ya istanbula uygun değil ya uyduramıyoruz yada biz kullanamıyoruz.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Bence en büyük sorun yolcu etütlerinin yanlış yapılmasıdır Ali Rıza Bey. İETT dahi bunu itiraf etmektedir. "Bu hatta bu kadar yolcu kapasitesi beklemedik" şeklinde. Daha önceki yazılarımda değinmiştim, nasıl beklemezsiniz? İşte Mehmet yazıp duruyor, sabah akşam yan yol otobüsleri halen full çekiyor diye, o zaman? Sürekli olarak dile getirdiğim bir sorun, metro ve metrobüs nereye kadar? Uzun aralıklı duraklar ile herkese hitap edemezsiniz. Dolayısı ile metrobüs sistemindeki tüm araçlar şu anda aşırı yüklü durumdadır. Mercedesler bir şekilde bu yükü sırtlayabiliyolar ama Phileaslar yükü sırtlayamadı, işte sorun burada.
Aynı sorun T1 Zeytinburnu-Kabataş tramvay hattında da var, Bombardier araçlarda süresinden çok önce bazı parçaların değiştirilmesi gerekti, üretici firma bu sorunun tamamen aşırı yolcu kapasitesinden kaynaklandığını bildirdi. Yine KTA (Düwag) larda yaşanan kapı sorunuda benzer. Bu araçların Avrupa' daki kullanımında her durakta açılması gibi bir sorun yok, ve bu kadar aşırı yolcu ile araca ve kapılara yük binmesi gibi bir durumda yok, dolayısı ile her ne kadar zor şartlar için üretilmiş olursa olsun, İstanbul' un yolcu profili ve yoğunluğunda araçlarda beklenenden önce bazı arızaların baş göstermesi kaçınılmaz, Phileaslar da sanırım bundan nasibini aldılar.
Aynı sorun T1 Zeytinburnu-Kabataş tramvay hattında da var, Bombardier araçlarda süresinden çok önce bazı parçaların değiştirilmesi gerekti, üretici firma bu sorunun tamamen aşırı yolcu kapasitesinden kaynaklandığını bildirdi. Yine KTA (Düwag) larda yaşanan kapı sorunuda benzer. Bu araçların Avrupa' daki kullanımında her durakta açılması gibi bir sorun yok, ve bu kadar aşırı yolcu ile araca ve kapılara yük binmesi gibi bir durumda yok, dolayısı ile her ne kadar zor şartlar için üretilmiş olursa olsun, İstanbul' un yolcu profili ve yoğunluğunda araçlarda beklenenden önce bazı arızaların baş göstermesi kaçınılmaz, Phileaslar da sanırım bundan nasibini aldılar.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18158
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDak ... osu&ver=41Hollandalı yetkililerin, 2004 yılında üretime başlanan bu metrobüsleri, teknik sorunlar ve arızalar nedeniyle 2007 sonunda bir yıl süreyle seferden kaldırdığı ortaya çıktı. Eindhoven gibi engebesiz bir şehirde bile rampa çıkamadığı için seferden çekilen Phileas’lar, motor ve otomatik sistemlerinde teknik değişiklikler yapılarak 2008 Aralık ortasında yeniden hizmete sokuldu. Ancak sorunların sürdüğü belirtildi.
Hayalet vergi
Eindhoven ve İstanbul dışında, Phileas marka metrobüsleri tercih eden dünyadaki tek şehir, Fransa’nın kuzeyindeki 44 bin nüfuslu Douai. Ancak Phileas, bu şehirde de fiyaskoya dönüştü. Douai şehri, 2007 yılında hizmete sokmayı planladığı Phileas’lara toplam 150 milyon Euro ödedi. Buna karşın teslimatın hálá yapılmaması ve metrobüs yolunun iki yıldır boş kalması, Fransız vergi mükelleflerini kızdırdı. Douai’deki Fransız işverenler, Phileas siparişinin verilmesinden beri 700 euro’luk "kamu taşıma vergisi" ödüyor. Ancak Fransa Ulaştırma Bakanlığı, teknik sorunları gerekçe göstererek Phileas’lar için "güvensiz" raporu verdi. Bu nedenle 2010’a kadar sefere çıkması imkansız olan Phileas’lara, "hayalet tramvay" ismi takıldı.
Hollanda’daki üretici şirketin açıklamasına göre, hem İstanbul hem de Douai belediyeleriyle anlaşmalar yapılırken, Phileasların yokuşlara elverişli olmadığı ve bu bilginin metrobüslerin kılavuzlarında yer aldığı belirtildi. Fransız La Voix du Nord Gazetesi’nin konuyu araştıran muhabiri Christophe Benoit Hürriyet’e şunları söyledi: "Hollandalılar Phileaslar’ın motorunda revizyon yapıldığını söylüyor. Ancak bu metrobüslerin yeniden hizmete sokulmasıyla sorunların bitmediği, özellikle virajı alırken aracın yayalar için tehlike oluşturduğu tespit edilmiş. Hollandalılar bile kendi ürettikleri bu metrobüslere ’fiyasko’ kelimesini anımsatan ’Phileasco’ lakabını taktılar."
Bir ara Kemal Çevik abimiz de Eindhooven' da Phileasların seferden kaldırıldığı konusunda bir takım bilgiler aldığını söylemişti, sonra yeniden sefere konulmuşlar ama belki bu gerçektende orada da sorunlar yaşandığını gösterebilir.
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5586
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Ama nasıl olur yahu? Bunu biraz araştırmalı, yani başka ülkelerin de yazılarına bakarak. Koskoca vasıtayı bu şekilde fiyaskolaştıramazlar ya? Belki de yaparlar, nitekim Siemens de Combino'larıyla neler yaşadı, neler ... Basel kenti 1948'den kalan eski tramvaylarını devreye sokmak zorunda kalmıştı, Combino'larda hepsinde yırtılmalar belirmişti. Freiburg da hurdadan (!) eski tramvaylarını geri alıp, tamir edip, bir buçuk sene işletti, ortada yeni alınan tramvaylar yoktu, ve ortancalar satılmıştı.
B. Alabay
B. Alabay