Mesaj
gönderen alabay » 03 Ara Pzt, 2012 14:44
Oha! Hakikaten höyükse, Bizans olduğunu sanmam, Bizans kültürü höyük kültürlerinden çok daha sonra. Ben Gallerde iken, orada iki hakiki höyük mezarı ziyaret edip gördüm, Tal-y-Bonttan Harlech istikametinde, birden sağa bir yol sapıyordu, ve bilmem hangi devirdendi bu höyükler, sanırım taş devri.
Böyle şeyleri aslinda ciddî şekilde müze ve sergi olayı olarak degerledirebiliyor muyuz acaba? Konstanz kentinde meselâ 14141418 arası Konstanz Ruhani Meclisi (Konseyi) olmuştu, bugüne dek kent bu yüzden çok önemli ve ünlü. Sırf bu Hıristiyan konseyleri düşünürsek, Efesi bir yana bırakırsak, İstanbul ve etrafında ne konseyler olmuş!
325 senesinde 1. Nikea konseyi (İznik)
381 senesinde 1. Konstantinopel konseyi (İstanbul)
451 senesinde Halkedon konseyi (İstanbul-Kadıköy)
553 senesinde 2. Konstantinopel konseyi (İstanbul)
680 senesinde 3. Konstantinopel konseyi (İstanbul)
787 senesinde 2. Nikea konseyi (İznik)
Düşünün
İstanbul konseyler kenti. Hıristiyanlık derken, akla Kudüs, Roma, vesaire gelir, ama İstanbul? Bu aslında muazzam bir imkân değil mi?
Artı taşdevrinden kalan höyükler de bulunsa, ki İstanbulun hakikaten tarihî olduğu belli, tarihî derken, sırf tarih dediğimiz zamandan değil, ondan evvelki zamanları da kapsamalı, bu istanbul için acaip bir güç değil mi?