gb-T.07 » Manchester Metrolinkte Son Faz İşletmede
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
gb-T.07 » Manchester Metrolinkte Son Faz İşletmede
İngiltere'den bir haber ile devam edeyim o zaman. Daha önce bir başlıkta değinmiştik Metrolink' e ama şimdi neredeydi hatırlayamadım. Metrolink bildiğim kadarı ile Manchester kent merkezi ile civar kentler arasında (Avrupa'da köylere kent diyorlar ) taşımacılık yapan bir Hafif Raylı Sistem işletmesi, ben yine daha uygun bulduğum tramvay olarak adlandırıyorum ama bu işletmelerin bariz özelliği kentin biraz dışına yaklaştığı ya da çıktığı anda izole yollarda, hatta balastlı alt yapı üzerinde işletilmeleri oluyor, bazı noktalarda da Başar'ın diğer başlıkta bahsettiği gibi yeraltı güzergahlarından geçen sistemlere dönüşüveriyorlar.
Haberde 13 Haziranda Manchester Metrolink uzatmasının son fazının geçici bir istasyon ile Oldham Mumps a kadar açıldığı yazıyor. Şu anda 12 dakikalık frekanslar ile yapılan işletmenin etap etap 6 dk. ya düşürüleceğini ayrıca belirtmişler. Haberden anladığım kadarı ile hattın merkez çevresinde kalan kısmı atıl durumdaki bir demiryolu hattı üzerine inşa edilmiş. Gerçi haberde son faz diyor ama son paragrafta ve işletmecinin kendi sitesinde devam eden bir inşaat ile Rochdale şehir merkezine kadar ulaşacak 12 istasyonluk bir uzatmadan daha bahsediliyor, bu kesiminde 2014 yılında hizmete girmesi planlanıyormuş.
Haber Kaynağı
İşletmeci Sitesindeki Kaynak
Haberde 13 Haziranda Manchester Metrolink uzatmasının son fazının geçici bir istasyon ile Oldham Mumps a kadar açıldığı yazıyor. Şu anda 12 dakikalık frekanslar ile yapılan işletmenin etap etap 6 dk. ya düşürüleceğini ayrıca belirtmişler. Haberden anladığım kadarı ile hattın merkez çevresinde kalan kısmı atıl durumdaki bir demiryolu hattı üzerine inşa edilmiş. Gerçi haberde son faz diyor ama son paragrafta ve işletmecinin kendi sitesinde devam eden bir inşaat ile Rochdale şehir merkezine kadar ulaşacak 12 istasyonluk bir uzatmadan daha bahsediliyor, bu kesiminde 2014 yılında hizmete girmesi planlanıyormuş.
Haber Kaynağı
İşletmeci Sitesindeki Kaynak
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5576
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Avrupada köylere kent demiyorlar, Avrupada bir kenti kent yapan kanunlar var, ortaçağdan beri. Bu aslinda çok ilginç bir detay! 2000 nüfusluk bir yer şehir olabilir, 15000 kişilik bir yer köy olabiir. Bu bizim toplu taşım konusunda da önemli.
Senin bahsettiğin şeye benzer sistemler Liverpool veya Newcastleda da var.
https://de.wikipedia.org/wiki/Tyne_and_Wear_Metro
https://de.wikipedia.org/wiki/Merseyrail
Senin bahsettiğin şeye benzer sistemler Liverpool veya Newcastleda da var.
https://de.wikipedia.org/wiki/Tyne_and_Wear_Metro
https://de.wikipedia.org/wiki/Merseyrail
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Olm bak git!!! , yani yazıdaki binbir çeviri hatasını yazsan ağzımı açmam takıldığın şeye bak biliyordum ama buna atlayacağını.alabay yazdı:Avrupa’da köylere kent demiyorlar,
İsim şu bu kargaşaları bir yana bu sistem sanırım Avrupa'da fazlası ile işliyor, yani kent merkezi ile banliyöler ya da bizde mücavir alan denilen bölgelere bağlantı sağlayan sistemler bunlar, bir banliyö hattı kıvamında değiller, küçük dizilerden oluşan setler ile işletiliyorlar ve sanırım Almanca konuşulan ülkelerde Stadtbahn kelimesi ile ifade ediliyorlar, İngilizce de Light Rail diyerek geçiştirmişler, Fransızlar neder bilemem, masa yazıp sandalye okunulan bir dilleri var
-
- Kadrolu Personel
- Mesajlar: 1434
- Kayıt: 29 Oca Sal, 2008 15:44
Avrupa'da mı ortaçağ'dan beri kanun var? Avrupa'lıları avrupalı yapan Türk(Müslüman) korkusu, sömürge parası, Büyük Petro'nun sistemleri vs..
Eğer bahsettiğiniz şeyi doğru anladıysam, bu tarz küçük bölgelere raylı sistem yapmak daha maliyetli değil mi? O bölgenin ne kadar gelişeceği, yolcu potansiyeli durumu da önemli ama potansiyeli çok değişmeyecekse lastik tekerlek daha ucuza(kısa-orta-uzun vadede) gelmez mi?
Eğer bahsettiğiniz şeyi doğru anladıysam, bu tarz küçük bölgelere raylı sistem yapmak daha maliyetli değil mi? O bölgenin ne kadar gelişeceği, yolcu potansiyeli durumu da önemli ama potansiyeli çok değişmeyecekse lastik tekerlek daha ucuza(kısa-orta-uzun vadede) gelmez mi?
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Aman Hakan hiç bulaşma :) Olm bak git!! de yeter ya bu olayda iyi sardı ha dilimize.Hakan yazdı:Avrupa'da mı ortaçağ'dan beri kanun var? Avrupa'lıları avrupalı yapan Türk(Müslüman) korkusu, sömürge parası, Büyük Petro'nun sistemleri vs..
Neyse konuya geleyim. Vallahi Hakan bana sorarsan da maliyetli ama habere konu olan bölgeyi bilmediğim için doğru bir kıyas yapamayabilirim. Yani Manchester'ın konumu nedir, bu hattın uzadığı yer neresidir? Çünkü bahsettiğim gibi bir durum var Kent Merkezi ve Çevresi diye bir şey oluyor, idari olarak nasıl ayrılıyor bilmiyorum mesela Viyana kent bölgesi var, bir de çevresi anlamında Wien Umgebung diye bir bölge var ama bildiğim kadarı ile bu bölgeler başka eyalet içinde, şimdi tartışılan buralara metro götürmek Viyana eyalet yönetimi diğer eyalete ver parayı çal düdüğü diyor haklı olarak, ama bir de bu haberdeki gibi bir işletme var, Lokalbahn diyoruz, bu da yaklaşık 30 km. mesafedeki bir kenti bağlıyor Viyana'ya aynı şirket otobüste çalıştırıyor bu güzergahta, kârı zararı nedir bilmiyorum. Sanırım Manchester içinde benzer bir durum var, bu şirket kent merkezi ile çevre arasında taşımacılık yapıyor, yani gittiği yerler bir başka kent bile olmayabilir.
Bir diğer nokta bu şirketler özel, yani arkalarında devlet subvansiyonu ne derecede? Çünkü hizmet devlete ait olsa, sorun değil ölü yatırım yap gitsin ama özel firma olunca kâr etmek gerekli, burada bu şirketlerin idari yapısınıda bilmek lazım yorumlayabilmek için. Adamlar yılda 3,5 milyon yolcu taşımayı hedefliyor bence çok komik bir rakam.
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5576
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Avrupada bu kanunlar daha Türk piyasada yokken bile vardı be. Tarih! Ortaçağ 800 senesinde başlıyor. Burada 800 ile 1200 senesi arasında oluşan kentler yeterince var ve kent tarihleri genelde 700 ile 2000 sene arası. Ne Türkü, müslümanı, alo?! Müslümanlık ne zaman nerede neden türedi? Sizlere ne öğretiyorlar orada yahu?
Esat, şu Stadtbahn olayı çok karışık. Çünkü aslında iki apayrı Ştadtbahn olayı var. Satdtbahn kentray demek. Peki. İlk Stadtbahn Berlindeki trenlerdi, sonradan banliyö sistemi denen şey, yani S-Bahn. Tramvaylar da vardı, hem de daha evvelden. Biri tramvay, birisi tren. Ama sonra birden bir değişiklik yaşandı tramvaylar sokak trafiğinden ayrılmaya başladı, ve buna da Stadtbahn dediler, ama S-Bahn kısaltması ile değil (!), ve bu, S-Bahn gibi tren şebekesine sahip olmayan kentlerde başladı sanırım. Bugün S-Bahn ile Stadtbahn sanki iki aytı şey, halbuki S-Bahn Stadtbahnın kısaltması (idi). Stuttgarttaki tramvay şebekesi tramvay değil artık, hiç değil. Bundan 13 sene evvel bir »tramvay« hatları kalmıştı, hatırlıyorum, ray açığı bile farklıydı. Hepsi Stadtbahn oldu. Ve haha U-Bahn simgesiyle geziyorlar. Evet, bir de bu var. Stadtbahn tramvayları çoğu yerde premetro gibi bir şey, bazı kentlerde metromsu, Köln, Essen, Frankfurt, Stuttgart.
Bütün bunlara takılmamak için, önemli iki, üç noktaya bakmak gerekir, set boyuna, genişliğine, vs değil de, kesişmelere. Raylı bir araç geri kalan trafikle tamamen kesişmesiz işlerse, metro işletmesi denir. herhangi bir kesişmesi olursa Stadtbahn olur. Karma işleme olursa da Straßenbahn. Banliyö trenleri ise (yani eskileri) hakiki tren, yani Eisenbahn. Bu şu yönden önemli, hepsinin kendilerine göre işletme kanunları var, BOStrab ve EBO meselâ.
https://de.wikipedia.org/wiki/BOStrab
Ayrıca ESBO vs var. Bu kanunlarda kullanılan sinyalizasyon, işaretler, vs vs ayrıntılı bir şekilde yazılı.
Kentlerarası tramvay şeklinde işletmeler o kadar fazla değil, ama var. Burada meselâ Mannheim, Ludwigshafen ve Heidelberg şehirleri arasında tramvay hatları işler. İlk iki kent zaten beraber İstanbul gibi ortadan bir nehirle bölünmüş tek kent gibi ama iki ayrı eyalet, ki bu eyalet meselesi burada çok büyük önem taşır, polisler bile eyaletten eyalete değişir. Eskiden çok büyük tramvay sistemlerine sahip kentler vardı, bunlar banliyö trenleri gibiydi, ama harpte hepsi yandı, gitti. Strasbourg meselâ (bugün yine tramvayı var), acaip bir şebekeye sahipti. Karlsruhe ise hem tramvaya, hem tramtrain sistemine sahip, ikisi beraber işliyor. Bunlar da öyle kentiçinde tramvay gibi, kentdışı tren gibi işlerler. Yani, anlatmak zor, çünkü araç boyutları, frekanslar vs, hepsi çok karışık. FreiburgBreisach eskiden büyük bir trenle işletilirdi. Ama tren iki saate bir mi neydi. Şimdi saatte iki banliyö treni işliyor, ama bunlar da raybüs gibi araçlar, duble traksyonlu. Freiburg-Elzach da öyle, ama bilhassa bu hatta artık binmek imkânsızlaşıyor diye herkes yakınıyor. Çünkü eskiden büyük tren islerdi, az işlerdi. Şimdi küçük tren ama sık işliyor. Ama yetmiyor. Çünkü burada ayrıca bisikletle de binilir, buranın kültürü böyle. Eh, frekanslar yetmiyor. Daha fazla da işletemiyorlar, çünkü yük trenleri ana aksı tıkıyorlar. Al sana Marmaray kaosu. O yüzden Freiburg üzerinden geçen BaselKarlsruhe ana aksını dört yola çıkartacaklar, şu an iki ve üç.
Esat, şu Stadtbahn olayı çok karışık. Çünkü aslında iki apayrı Ştadtbahn olayı var. Satdtbahn kentray demek. Peki. İlk Stadtbahn Berlindeki trenlerdi, sonradan banliyö sistemi denen şey, yani S-Bahn. Tramvaylar da vardı, hem de daha evvelden. Biri tramvay, birisi tren. Ama sonra birden bir değişiklik yaşandı tramvaylar sokak trafiğinden ayrılmaya başladı, ve buna da Stadtbahn dediler, ama S-Bahn kısaltması ile değil (!), ve bu, S-Bahn gibi tren şebekesine sahip olmayan kentlerde başladı sanırım. Bugün S-Bahn ile Stadtbahn sanki iki aytı şey, halbuki S-Bahn Stadtbahnın kısaltması (idi). Stuttgarttaki tramvay şebekesi tramvay değil artık, hiç değil. Bundan 13 sene evvel bir »tramvay« hatları kalmıştı, hatırlıyorum, ray açığı bile farklıydı. Hepsi Stadtbahn oldu. Ve haha U-Bahn simgesiyle geziyorlar. Evet, bir de bu var. Stadtbahn tramvayları çoğu yerde premetro gibi bir şey, bazı kentlerde metromsu, Köln, Essen, Frankfurt, Stuttgart.
Bütün bunlara takılmamak için, önemli iki, üç noktaya bakmak gerekir, set boyuna, genişliğine, vs değil de, kesişmelere. Raylı bir araç geri kalan trafikle tamamen kesişmesiz işlerse, metro işletmesi denir. herhangi bir kesişmesi olursa Stadtbahn olur. Karma işleme olursa da Straßenbahn. Banliyö trenleri ise (yani eskileri) hakiki tren, yani Eisenbahn. Bu şu yönden önemli, hepsinin kendilerine göre işletme kanunları var, BOStrab ve EBO meselâ.
https://de.wikipedia.org/wiki/BOStrab
Ayrıca ESBO vs var. Bu kanunlarda kullanılan sinyalizasyon, işaretler, vs vs ayrıntılı bir şekilde yazılı.
Kentlerarası tramvay şeklinde işletmeler o kadar fazla değil, ama var. Burada meselâ Mannheim, Ludwigshafen ve Heidelberg şehirleri arasında tramvay hatları işler. İlk iki kent zaten beraber İstanbul gibi ortadan bir nehirle bölünmüş tek kent gibi ama iki ayrı eyalet, ki bu eyalet meselesi burada çok büyük önem taşır, polisler bile eyaletten eyalete değişir. Eskiden çok büyük tramvay sistemlerine sahip kentler vardı, bunlar banliyö trenleri gibiydi, ama harpte hepsi yandı, gitti. Strasbourg meselâ (bugün yine tramvayı var), acaip bir şebekeye sahipti. Karlsruhe ise hem tramvaya, hem tramtrain sistemine sahip, ikisi beraber işliyor. Bunlar da öyle kentiçinde tramvay gibi, kentdışı tren gibi işlerler. Yani, anlatmak zor, çünkü araç boyutları, frekanslar vs, hepsi çok karışık. FreiburgBreisach eskiden büyük bir trenle işletilirdi. Ama tren iki saate bir mi neydi. Şimdi saatte iki banliyö treni işliyor, ama bunlar da raybüs gibi araçlar, duble traksyonlu. Freiburg-Elzach da öyle, ama bilhassa bu hatta artık binmek imkânsızlaşıyor diye herkes yakınıyor. Çünkü eskiden büyük tren islerdi, az işlerdi. Şimdi küçük tren ama sık işliyor. Ama yetmiyor. Çünkü burada ayrıca bisikletle de binilir, buranın kültürü böyle. Eh, frekanslar yetmiyor. Daha fazla da işletemiyorlar, çünkü yük trenleri ana aksı tıkıyorlar. Al sana Marmaray kaosu. O yüzden Freiburg üzerinden geçen BaselKarlsruhe ana aksını dört yola çıkartacaklar, şu an iki ve üç.
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5576
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Esat, senin düşüncelerine gelince
Manchesteri ben de tanımıyorum, ama Manchester, Leeds, Liverpool
bunlar hepsi sanayi kentleri. Londra zaten malum, İstanbuldan bile büyük bir etrafı var, korkunç bir yer. Birmingham ikinci büyük şehir, orası da hem sanayi, hem çok yoğun nüfuslu. İngiltere genel olarak çok »dar«, yani orada küçük bir Brighton kenti bile milyonluk bir şehir gibi hava estiriyor.
Bu konularda sanayi çok önemli. İngiltere zaten eski sanayi bölgesi. Fransa çok tenha meselâ. Almanya eskiden acaip sanayiye sahipti, hepsi yikıldı, döküldü, söküldü. Savaşlardan sonra sıfırdan yeni başlamak zorundaydılar, ama yine de eski zamanların bir takım altyapıları kaldı. Ama hepsi değil, burada sökülen, unutulan, atıl kalan demiroylları, tramvay yolları vs hiç sayılamayacak kadar çok. Yani bundan 100 sene evvel bugünün iki katı diyebiliriz. Hakiki ağır sanayi gördün mü hiç, bilmiyorum. Almanyada Ruhr bölgesinin eski (!) hâlini görmedin ne yazık ki. Ben çocukluğumdan hatırlıyorum. Öyle yerlerde bu toplu taşım sistemleri ona göre gelişti. Leipzig meselâ 1930dan evvel 800000 nüfusa göre bir şehirdi, bugün 300000 ile 400000 arası nüfusu kaldı. Ama altyapısı hâlâ acaip.
Bu konularda sanayi çok önemli. İngiltere zaten eski sanayi bölgesi. Fransa çok tenha meselâ. Almanya eskiden acaip sanayiye sahipti, hepsi yikıldı, döküldü, söküldü. Savaşlardan sonra sıfırdan yeni başlamak zorundaydılar, ama yine de eski zamanların bir takım altyapıları kaldı. Ama hepsi değil, burada sökülen, unutulan, atıl kalan demiroylları, tramvay yolları vs hiç sayılamayacak kadar çok. Yani bundan 100 sene evvel bugünün iki katı diyebiliriz. Hakiki ağır sanayi gördün mü hiç, bilmiyorum. Almanyada Ruhr bölgesinin eski (!) hâlini görmedin ne yazık ki. Ben çocukluğumdan hatırlıyorum. Öyle yerlerde bu toplu taşım sistemleri ona göre gelişti. Leipzig meselâ 1930dan evvel 800000 nüfusa göre bir şehirdi, bugün 300000 ile 400000 arası nüfusu kaldı. Ama altyapısı hâlâ acaip.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Tamam iyi güzel anlattında vardığım mantıksal durum doğrumu yanlış mı? Bahsettiğin kentler geçmişte büyüktü ya da büyüyecek şekilde yapıldı ama bugün o kadar büyümedi olabilir, peki Manchester'da nasıl yani bahsettiğim şeyi anladın sanırım KENTLEŞME, hani maalesef İstanbul özelinde bir türlü başaramadığımız şey düzenli kentleşme, düzenli büyüme, alt yapı yatırımları falan filan, İngiltere'de bahsettiğim gibi bir mantık olabilir mi, sonuçta hep diyorum Avusturya küçücük bir ülke aslında, kentleri küçük, nüfusları küçük ama gelişme planlı ve programlı, 1 milyonluk kent 1,5 milyon olacağı zaman nereye büyüsün şimdiden düşünürler, ha planlar her zaman tutarmı tartışılır, ya da doğrumudur tartışılır bir şey diyemem.
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5576
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Yanılmıyorsam, İngilterede gerileme yok. Almanyada harpten dolayı, sonra bölünmeden dolayı ve yine sonra postkomünist devirdeki zorluklardan dolayı doğuda gerilemeler (yani nüfs azalması) var. Genel olarak her yerde nüfus gerilemesi var, Avrupada İrlanda hariç. En çok Almanya ve İtalya geriliyor. Türkiye de birden acaip gerileyecek, biz bunları düşündük, konuştuk, hesapladık, ama işin komik tarafı, siyasetçilar bunu böyle görmüyor, üç çocuk doğur, kürtaj yassah ile olur sanıyorlar. Eh, sansınlar bakalım. Siyasetçiler gelir gider. Kaç seneleri olur? Demografi ise çok uzun vadeli bir olay. İnsanlar siyasfii ve ekonomik sistemlerini daha doğru dürüşt »olan« duruma adapte edemediler.
Ama ne yapacaksın bundan 2000 sene evvel durum farklıydı, 500 sene evvel farklıydı, 50 sene evvel de farklıydı. E kim dedi, önümüzdeki 50 veya 200 senede aynı kalacak? Ülkeler geliyor, gidiyor. Sistemler geliyor, gidiyor. İnsanlar geliyor, gidiyor. İdeolojiler geliyor, gidiyor. Halk ve milletler geliyor, gidiyor. Dinler bile geliyor ve gidiyor. Ne kalıyor? Tarih. Ve tarihten ders almakta direnen bir tip yaratık insan Halbuki, yapılmış hataları anlayıp, yapmamaya çalışan bir nesil olsa ya. Eh, olsa, etrafı onu çökertir, ona bakarsan, boşver.
He, kentleşmeye bir daha değineyim. Ortada bir miktar insan var. Hepsi araba kullanırsa, borçlanma, hava kirliliği, tıkanıklık, yetersiz vakit yani çok problem oluşacak. Devlet bunları kısmak zorunda, çünkü zaman eşittir paarrraaa O yüzden halkı taşımak zorunda, tramvay bunun için. Uyutmak için de telezyong var Ama, şaka bir yana, kentleşme ve gelişme çok mühim bir konu, ve evet, Avrupada çok da gözde bir konu. Çok şükür bu »sistemde« büyümüşüm ki bunu anlıyorum ve iyi buluyorum. Burada o kadar çok şey hakkında düşünülüyor, şu kurcalanıyor, bu yapılıyor dışarıdan bakan güler, ulan bunlar manyak be, koy bi tramvay, gitsin işteh. Ama hayır, burada etüdünde eşitlik haklarından tut, emisyon durumuna kadar herşey hesaba katılır. ve bence bu iyi ve doğru. Ve mobilite zamanla daha da önemli oluyor. Bu konuda Avrupadan daha ileri tek Japonya!
Ama ne yapacaksın bundan 2000 sene evvel durum farklıydı, 500 sene evvel farklıydı, 50 sene evvel de farklıydı. E kim dedi, önümüzdeki 50 veya 200 senede aynı kalacak? Ülkeler geliyor, gidiyor. Sistemler geliyor, gidiyor. İnsanlar geliyor, gidiyor. İdeolojiler geliyor, gidiyor. Halk ve milletler geliyor, gidiyor. Dinler bile geliyor ve gidiyor. Ne kalıyor? Tarih. Ve tarihten ders almakta direnen bir tip yaratık insan Halbuki, yapılmış hataları anlayıp, yapmamaya çalışan bir nesil olsa ya. Eh, olsa, etrafı onu çökertir, ona bakarsan, boşver.
He, kentleşmeye bir daha değineyim. Ortada bir miktar insan var. Hepsi araba kullanırsa, borçlanma, hava kirliliği, tıkanıklık, yetersiz vakit yani çok problem oluşacak. Devlet bunları kısmak zorunda, çünkü zaman eşittir paarrraaa O yüzden halkı taşımak zorunda, tramvay bunun için. Uyutmak için de telezyong var Ama, şaka bir yana, kentleşme ve gelişme çok mühim bir konu, ve evet, Avrupada çok da gözde bir konu. Çok şükür bu »sistemde« büyümüşüm ki bunu anlıyorum ve iyi buluyorum. Burada o kadar çok şey hakkında düşünülüyor, şu kurcalanıyor, bu yapılıyor dışarıdan bakan güler, ulan bunlar manyak be, koy bi tramvay, gitsin işteh. Ama hayır, burada etüdünde eşitlik haklarından tut, emisyon durumuna kadar herşey hesaba katılır. ve bence bu iyi ve doğru. Ve mobilite zamanla daha da önemli oluyor. Bu konuda Avrupadan daha ileri tek Japonya!
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Metrolink ile ilgili yeni bir haber var, ayrı bir başlık açmadım, daha önce araç alımı ile ilgili de açmamışım tekrar buradan devam etmek istiyorum.
Manchester bölgesi taşımacılık idaresi gibi görev yapan bir kurum olduğunu anladığım Greater Manchester Combined Authority (GMCA) Metrolink'in 2014 ten sonra tramvay filosunu yenilemesine onay vermiş. Bu bağlamda daha önce sipariş edilmiş olan 32 Ansaldo'nun 12 tanesi teslim alınmış. Yeni yapılacak alım için ise Bombardier ve Vossloh Kiepe ortaklığı ile üretilecek olan M5000 araçları için anlaşma yapılmış. Eski T68 araçlarının yerine alınacak M5000 ler ile filonun standardize edilmesi amaçlanıyormuş, yani araç salatası değil mümkün olduğu kadar tek tip araç.
Kaynak
Eski T68 Araçları
Yeni M5000
Manchester bölgesi taşımacılık idaresi gibi görev yapan bir kurum olduğunu anladığım Greater Manchester Combined Authority (GMCA) Metrolink'in 2014 ten sonra tramvay filosunu yenilemesine onay vermiş. Bu bağlamda daha önce sipariş edilmiş olan 32 Ansaldo'nun 12 tanesi teslim alınmış. Yeni yapılacak alım için ise Bombardier ve Vossloh Kiepe ortaklığı ile üretilecek olan M5000 araçları için anlaşma yapılmış. Eski T68 araçlarının yerine alınacak M5000 ler ile filonun standardize edilmesi amaçlanıyormuş, yani araç salatası değil mümkün olduğu kadar tek tip araç.
Kaynak
Eski T68 Araçları
Yeni M5000
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18113
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Haberde araçların günün standartlarında yolcuya gerekli konforu veremediği gibi bir şeyler gevelemişlerdi, Ben içininde çok kötü durumda olduğunu sanmıyorum, en fazla camları çizik içinde ve sağı solu grafitilidir. Google da gördüğüm resimlerde araçlar hep şıkır şıkır, vallahi bizde bu araçların en az 10 senesi daha var klima ilavesi, cam, koltuk ve iç temizliği ve tabii ki bir ağır bakım ile. Acaba eskileri nereye satıyorlar onu da merak ettim şimdi.Hakan yazdı:Gıcır gıcır duruyor vagonlar, niye yeniliyorlar acaba? İçi çok mu kötü ki? Ya da sömürgelerden çaldıkları parayı hala bitiremediler mi?