Mesaj
gönderen alabay » 17 Eyl Cum, 2010 11:09
Esat'ın anlattıklarına bir değineyim, sonra başka bir noktaya geleyim.
Kapı işinde elbet aracın fonksyonu rol oynar. Ama şimdi şöyle, İngiltere'de çoğu otobüslerin sadece tek (!) kapısı var. Yine de problemsiz iniş/biniş oluyor. Oradaki sıra medeniyeti de ama korkunç. Berlin'de bugünün çiftkatlıları (üç dingilli olanlar) üç kapılı, ama düşünülmüş bir şekilde: ön kapı biniş kapısı, orta kapı alt kat iniş kapısı, arka kapı üst kat iniş kapısı, yukarı bir çıkış bir de iniş merdiveni olur. Çok eskiden tek bir merdiven vardı, aracın ortasındaydı. Sonra iki merdiven oldu, biri başta, biri ortada. Tabiîki Berlin'de çok otobüs işlerdi ve işler, o yüzden bir duraktan hep bir kaç dakikada araç geçer, bu bir. İkincisi, araçlar çok zekî bir şekilde hat üzerinde çalışır, anlatamadığım bilhassa bu. Hepsi bir noktadan başka bir noktaya yüklenmez. Bir semtin herhangi bir arasokağında başlar, başka bir semtin herhangi bir arasokağında biter. Önemli olan, nereden geçip, ne şekilde aktarma imkânı verdiği ve nereden geçtiği. Berlin'in 600 otobüs hattına ihtiyacı yok, ve yine de, çok daha fazla sokaklardan otobüsler geçer, etrafı ile nüfusu ~6 milyon cıvarı.
Tabelâ konusu ... evet, korkunç bir şey! Bunu da anlatamazsın, yani, diktatörlük şehvetim bundan kaynaklanıyor. Önden başlayalım. Bir otobüsün en önemli göstergeleri nedir? Önde nereye gittiğini yazması, hangi hat olması. Yanda nereye gittiği ve hangi hat olması. Arkada en azından hangi hat olması, karşı yan tarafında da en az nereye gittiğini yazması. Berlin'de artık bazı araçlarda arkada bile nereye gittiğini yazıyorlar, nedeni de basit, aktarmada çoğu kez insan bir araçtan inip, başka bir araca arkasından yanaşır. geçtiği yerleri göstermek artık yan tarafta yürüyen dijital bant yazılarıyla da çok kolay.
İç tasarım. Şehiriçi mi, "banliyö" mü (öyle diyelim) işte burada ayarlanır. Berlin'in etrafı meselâ çok köyümsü, yani Berlin kent, etrafında da kentler var, va bunların arasında orman, tarla ve köyler. Eskiden doğuda İkarus'lar işlerdi. Ama Berlin İkarus'u batıdaki otobüslerden az konforlu değıllerdi! Elbet şehiriçi araçlar bizdeki gibiydi, ama oturme yerleri daha boldu. Dış hatlarda ise meselâ sadece iki (!) veya üç kapılı ve tümü çift oturma yerli İkarus körüklüler işlerdi. Çünkü yolculuk çok uzun, duraklar seyrek. Bizde oturma ve taşıma medeniyeti yok.
Ama ... şimdi gelelim başka bir şeye, ve işte asıl içerlediğim de bu: Bizde teknik kafa da yok! Bu otobüslerde en çok göze çarpan ne? Yani standart modellerde? Almanya'da ve tüm dünyada (Amerika'da bile bu standart modeller işlerdi ve hâlen işliyor)? Ön camların şekli. Şimdi tam bilmiyorum, bombeli mi derler, ama camlar üstte düz değıl, hafif yuvarlak. Ne bu? Alman lükküs süsü mü? Değil. Çok detaylı bir şekilde araştırılmış bir şey ... şoförün camdan içten refleksyonsuz bir şekilde dışa bakabilmesi için yapılmış bir icat! Bizde? Sigara kutusu gibi evelere otobüs ve de cam.
Başka bir şey daha var, onu da hafif bir sokayım şuraya: Anons sistemi ... 19bilmemkaçtan beri mikrofonla yapılan bir şeydi. Altmışlar, yetmişler, seksenler mikrofonla işlerdi, bütün Almanya ve Avrupa'da, sonradan otomatik ses sistemleri geldi. Hep ve her yerde anlatırım, seksenlerin içinde Alanya'ya iki tane Alman standart otobüs gelmişti (herhâlde MAN). Biri Alanya-Yeşilköy hattında işlerdi, ötekisini bilmiyorum, belki Mahmutlar idi. Kale'ye midibüs çıkardı sadece. Otobüslerde elbet eski mikrofon ve anons sistemi de vardı. Şoföre bir gün sordum, neden durak isimleri söylemiyorsunuz ... adam cidden, yahu, otobüs kullanıyorum, bir de durak mı söylicem, diye yanıt verdi. Hay maşaallah. İşte Alman şoförü neden daha becerikli, Türk neden tarafımdan hep "beceriksiz" diye görülmesinin sebebi ... rahatız. Oh ne rahat. Len, direksyonu tutuyorum, bir de sapma ışığın kolunu mu oynatacam? Aha.
Evet, konu sapmadı galiba, ama şu standardizasyon ve etrafı biraz aydınlandı belki.
[Aynen bununla ilgili dırdırlıyorum ... tramvay hatlarının numaraları kaç (her yerde), neden tek sistem yapılmaz (her yerde), neden tabelâlar masal anlatır, neden hat sistemleri eksik ...
Fazla siyasete girmeyelim, ama aramızda bile böyle "Törkiye Atatürk'ün mirasını reddetti" diye cıvıklayan tipler var. Arkadaşlar, böyle mantar salatasıyla olmaz. Referandummuş, demokrasiymiş, bilmemneymiş ... anlaşılmayan bir şey var: Kafa yapısı! Sistem ne sistem olursa olsun, insanlar kafa yapısında değişikliğe ugramazsa, hiçbir şey değişmez. Ha 1930, ha 1980, ha 2030 ... herşey, değişik göstergeler ile aynı kalır. Hep diyoruz, eğitim. En üst seviyede eğitim gerek, ama eğitecek kişilerinden eğitilmiş olması gerek. İstanbul'daki otobüs duraklarıni görünce sadece benim değil, en az % 70'in rahatsız olması gerek. Boşvercilik olmamalı. Konserve kutusu ile otobüs arasındaki farkı anlamak için, medeniyet dediğimiz şey gerek, bu da oturmuş bir değer olmalı, kafaya şapka gibi geçirilmiş bir şey değil. Komşu ülke Bulgaristan'a bakın. Aman ne feci bir yerdi. Ama? Toplu taşıma ve genel taşım sistemi vardı ve var. Bizde sistem yok bu konularda. Kökenimiz aynı, onlar bizden bile daha eski bir Türk kavimi. İlk Türk başkenti Bolgar idi, Ortaasya'da ...
Konuyu saptırmadık, bu bir antreparantezdi, dur bir dakika, parantezleri de koyayım ...]