Mesaj
gönderen Esat » 23 Eyl Pzr, 2007 02:07
Swift modeli ülkemizde Eskişehir de kullanılan Outlook modeline göre daha geniş fakat bu genişliğe rağmen özellikle koltuklar ile cam arasında kalan yaklaşık 10cm lik bir kenar nedeni ile koltuk arası koridor çok dar, bu ayakta yolculuk edenleri rahatsız ettiği gibi burada oturanlarıda rahatsız ediyor, o dönemde belkide ekonomik kaygılar ile bu model tercih edilmiş olabilir ama İstanbul' un şu anki ihtiyacının dahi 150 araç olduğunu düşünürsek belkide başka bir modelden böyle bir filo sipariş edilebilirdi. Örneğin Bombardier in yeni modelinin adı "Flexity Berlin" bu Berlin şehrinin filosunu yenileme çalışmaları çerçevesinde alacağı ULF (ultra low floor) yani %100 alçak tabanlı araç modeli, bildiğiniz üzere İstanbul ikinci parti tramvaylarını Alstom firmasından alacak, bu araçlar %100 alçak tabanlı mevcutlar ise %70 bu aynı peronda çalışamayacakları anlamına gelmiyor ama bir sorun anlamına da geliyor, bence İstanbul Ulaşım A.Ş. ya da İBB böyle bir anlaşma yapmalıydı 200 araçlık bir filo için anlaşmalı ve filosun tek araçla idare etmeli idi bu hem yedek parça hem bakım anlamında bence daha avantajlıdır.
Mevcut hatta 55 Bombardier var ve yetersiz pik saatte 52 araç 26 dizi çalışıyor ama yetişmiyor nereden baksanız 40 araç daha lazımki 90 dakikalık tam tur hatta 2 dakikada bir araç çalıştırın. Aynı şekilde Bağcılar hattında 30.000 yolcu var günde burada da 10 set çalıştırsanız 20 araç yapar, Edirnekapı hattı ise tahmini olarak günlük 250.000 yolcu taşıyacak tabii burasının peronları yükseltildi ileride bu yanlıştan dönülerek alçaltılır ve normal tramvay işletmesine geçilirmi bilemiyorum ama öyle olacağını varsayarsak Topkapı bağlantısı açıldığında 15 km olacak bu hatta 2 dakikalık sefer için en az 80 araca ihtiyaç var demektir, yani mevcut ihtiyacımı dahi 55 + 140 yedekler ile 200.
Araç maliyetleri çok yüksek her ne kadar peşin para ile çalışan bir sistem olsada tabii ki geri ödemeleri kredi olması nedeni ile daha da yüksek, geçici çözümler ile yürütülmesi tek çözüm olarak görülsede bence İstanbulu yönetenlerin bu konuya bir de bu açıdan bakması lazım.