Aşağıdaki inceleme/gezi yazısının orjinali Eisenbahn Forum Österreich adresinde Bay Johannes Heger tarafından yazılmıştır. Yazar İstanbul ile İran arasında yaptığı yolculuk ile ilgili izlenimlerini 5 bölüm altında aktarmış, bu mesajda ilk bölüm olan "İstanbul" kısmını olabildiğince çevirerek sizlere aktaracağım. Yazı ve fotoğraflar yazarın izni ile alıntılanmıştır.
Bağdat Demiryolu ile İpek Yolu Arasında (Zwischen Bagdadbahn und Seidenstraße)
Bölüm 1: İstanbul
Yolculuğa başlarken Roma'dan tren ile Bari'ye buradan da feribot ile Belgrad'a oradan Sofya üzerinden tren ile İstanbul'a geçmeyi düşünmüştüm. Fakat hem zaman kısıtı hemde daha ekonomik olması nedeni ile ucuz uçak biletini tercih ederek İstanbul Sabiha Gökçen havalimanına uçmayı tercih ettim. İstanbul' da ilk harcama hesaplarımı yaptıktan sonra döviz bozdurup bir de Türk SIM kartı satın aldıktan sonra taksi ile Tersana yakınlarındaki banliyö istasyonuna geçtim. Bu şekilde 15 milyonluk kentin trafiğini otobüs ile 1,5 saatte geçmek zorunda kalmadım.
Bu yeni banliyö treni Koreli kökenini inkar edemez. Fotoğraf makinemi henüz hazırlamamış olduğumdan ancak cep telefonu ile bir resmini çekebildim.
Haydarpaşa'ya yolculuğumu eski bir banliyö seti ile yaptım. Ancak, geçmişte onlarla güzel anılarım vardı. Yolculuk esnasında yalnızca bir kapı açıktı, zaten öğleden sonra olduğu için kent merkezine doğru kalabalık yoktu. Bu yolculukta İstanbul yaşantısının gerçek koşulları ile ilgili izlenim edinebilirsiniz. 18 yıl önceki ziyaretim ile karşılaştırdığımda kent çok değişmiş, özelliklede refah artmış görünüyor.
Haydarpaşa'ya vardık, bu Merkez Gar kentin Asya yakasında yer alıyor. İkinci bölümde bu Merkez Gar'dan başka fotoğraflarda vereceğim.
İskele. Farsça ile benzer kelimeler nedeni ile yazılanları az çok anlayabiliyorum. Gar'ın önünde yer alan bu bina Avrupa yakasında Sirkeci ve Eminönü bölgesine gideceklerin vapur bekledikleri yer, bu sayede iki gün içerisinde iki kıta arasında ikiden daha fazla sefer gidip geldiğimi söyleyebilirim.
Bu uzun süredir kapalı olan eski bilet gişesi. Bugün bilet ya da jeton satışı yok, artık otomatlardan jeton alınıyor. Jetonlar 1,75 Türk Lirası yaklaşık 80 cent yapıyor. İstanbul'da banliyö, tramvay ve farklı denizyolu işletmeleri için farklı jetonlar kullanılıyor, bu bayağı bir karışık. Yerliler için yeniden yüklenebilir manyetik kartlar ile turnikelerden geçmek mümkün.
Hotele giderken akşam karanlığında 1 numaralı tramvay hatttında çektiğim bir resim var.
Küçük Ayasofya aslında daha çok tanınan büyüğünün bir kopyası değil. 527 yılında inşa edilen bina diğerinin büyük kardeşi denilebilir. Hemen yanında Avrupa yakası banliyö ana hattında bir banliyö treni Sirkeci yönünde ilerliyor.
Firuz Ağa Camii önünde çekebildiğim bir tramvay fotoğrafı. 1992'de burada Viyana metro araçlarının klonlarını görmüştüm, şimdi alçak tabanlı tramvay araçları ile değiştirilmişler. Hat 1 şehir merkezindeki anacaddeler üzerinde çift kuple edilmiş setler ile 2-3 dakikalık frekans sıklığında ve tam doluluk ile iyi bir hizmet veriyor.
Şubat ayından beri bu yeni araçlar seferdeler. Hangi tramvay seferler bu modeli sınıflandırabilir bilmiyorum, ben tanıyamadım.
Tramvay durakları küçük tren garları gibi, peronlar ayrılmış, turnikeler ile geçiliyor ve güvenlik görevlileri var. Jetonları bu otomatlardan almak mümkün, bu makineler Jetonmatik olarak adlandırılıyor.
Buradan sonra seyahat acentasına giderek biletlerimi almak ve yolda geçireceğim 3 gün için yiyecek satın almak ile uğraştım. Ayrıca valizim olmadığı için bir kaç elbise de almak zorunda kaldım, fakat Otelin önerdiği alışveriş merkezinde fiyatlar çok şişirilmişti bu sebeple başka yerden alışveriş yaptım. Burada geleneksel alışveriş yöntemi değişmiş ve daha turistik hale gelmiş. Normal vatandaşlarda C&A benzeri uluslararası birlikteliklerden alışveriş ediyor. Ben daha az turistik olan bir bölgeyi tercih ettim ve Aksaray'dan bir valiz satın aldım. Burada kendime Arap mı İranlımı olduğumu sordum ve ikincisine karar verdim Böylece Avrupalı zammından tasarruf etmiş oldum, İranlı olarak bu dükkanlarda %50 ye kadar pazarlıkta bastırabilirsiniz.
Bir kent merkezi için bina cepheleri hiç dekoratif değil, trafik ise her zaman Nepaldeki kadar yoğun ve kaotik.
Yenikapı banliyö istasyonu önünde bir sürü iş makinesinin çalıştığı büyük bir delik vardı. Burada Avrupa yakası için yeni bir Merkez Gar inşa ediliyor, buradan geçen trenler Boğazında altından diğer yakaya yolculuk edecekler.
Marmaray projesi Türkiye'nin en önemli projelerinden birisi, Asya ve Avrupa'nın normal açıklık demiryolu şebeklerini birbirine bağlayacak olması nedeni ile Manş Tüneli ile kıyaslanabilir. Bir kaç kilometre uzunluğunda tünel üç ray hattını Boğazın altından geçirecek. Böylece Kıtalar arasında direkt tren seferleri mümkün olacak ve yük taşımacılığı için özellikle önemli bir hal alacak. Ayrıca Türkiye'nin Asya bölümündeki yolcu trafiğinin Avrupa yakasına doğrudan ulaşımı sağlanmış olacak.
(Not: Burada yazar tünelden 3 hat geçeceğini yazmış, sanırım projenin diğer etapları ile ilgili bir bilgi karışıklığı söz konusu. Esat)
Bu planda beyaz çizgi ile yeni güzergah gösteriliyor. Kazlıçeşme'den başlayan güzergah Yenikapı'ya kadar eski yolu takip ediyor. Burada yeni bir Gar ile metroya aktarma noktası inşa ediliyor. Buradan sonra ise tünel kentin altından geçiyor, Avrupa yakası Baş Garı Sirkeci altında yeni bir derin istasyon inşa ediliyor. Boğazı geçen hat Üsküdar'da inşa edilen yeni istasyondan sonra güneye yönlenerek Söğütlüçeşme'ye varıyor. Bu bölgede Haydarpaşa kalkışlı Ankara istikameti merkez şebekesine bağlanıyor. Dikkat çekici olan Haydarpaşa Garının şebekeden ayrılacak olması, Garın lüks bir otel ya da alışveriş merkezi yapılması için tartışmalar devam ediyor. Demiryolu güzergahının Yenikapı ile Sirkeci arasında metro gibi işletileceğide dile getiriliyor.
Şehirdışına giden bir banliyö treni. Bu eski araçlar özellikle sabah erken saatlerde dolu olarak yolculuk etmektedir.
Yine yeni trenlerden biri ile yolculuktayım. Hattın üst yapısı bölüm bölüm çok kötü durumda, araçlar bazen çok aşırı yavaşlamak zorunda kalıyor ve aşırı sallanmalar oluyor.
tr-RS.28 » Bağdat Demiryolundan İpek Yoluna [Gezi/İzlenim]
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18121
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
tr-RS.28 » Bağdat Demiryolundan İpek Yoluna [Gezi/
En son Esat tarafından 10 Ara Cmt, 2011 03:02 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18121
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
İkinci bölüm "Haydarpaşa". Yazının orjinalini Eisenbahn Forum Österreich adresinden görüntüleyebilirsiniz. Yazı ve fotoğraflar yazarın izni ile alıntılanmıştır.
Bölüm 2: Haydarpaşa Garı
Yolculuğum Asya yakasındaki Haydarpaşa Garından başladı. Yolculuktan bir gün önce bir kaç resim çekmeye çalıştım.
Gar binası Boğaz kıyısında yer alıyor, giriş önündeki iskeleden Avrupa yakası, Haliç ve eski kent yolcular buraya ulaşabiliyorlar.
28 Kasım 2010 da tamir sırasında çıkan yangında çatı kısmı yıkıldı. Saat ise 15:17 de durmuş.
Gara yeterince vakit ayırdım, zaten bir gün önce biletler ile ilgili işlerimi tamamlamıştım. Trenim 23:55 te hareket edecek ve midem gurulduyor, artık vücuduma vakit ayırma vakti geldi. Hayatımda ilk defa bir Gar restoranında yemek yiyeceğim ve umarım pişman olmam.
Gar restoranındaki otantik hava sadece oturma bölümünde değil, berber ve tuvalette dahi mevcut, hatta restoranda zaman durmuş gibi. Ben nefis bir köfte ve pilav yedim ve yanında da ayran içtim. Servis sadece lüks restoranlarda görebileceğiniz derecede mükemmel. Fatura desenli bir defter (klasör) içerisinde geliyor, para içerisine konuluyor ve tekrar para üstü geliyor. Bu kraliyet yemeği için 16 Türk Lirası yaklaşık 8 € ödedim.
Bu tabelada güzergah ile ilgili bilgi var, son durak Doğu Anadolu' da Van Gölü kıyısındaki Tatvan, buradan sonra feribot ile Van'a geçilecek ve yine tren ile Tahran'a devam edeceğiz.
Haydarpaşa efsanevi Bağdat Demiryolunun başlangıç noktası idi, benim kullanacağım trende bu güzergahı Eskişehir' e kadar takip edecek. Bugün Ankara haricinde Anadolu kentlerinden de Şam ve Halep'e tren seferleri var, ayrıca Irak sınırına kadar da gidiliyor, fakat bağlantı söz konusu değil. Mevcut durumun düzelmesi ile birlikte Musul ve Bağdat bağlantılarının gerçekleşmesi söz konusu.
Lokomotif hazır, bu loko bir BoBoBo aks setine sahip ve 25Kv/50Hz elektrik motoru ile çalışıyor. Kompartımanımda Ankara'ya kadar yanlız yolculuk edeceğim. Tren tam zamanında hareket etti ve bende kısa sürede uykuya daldım.
Bölüm 2: Haydarpaşa Garı
Yolculuğum Asya yakasındaki Haydarpaşa Garından başladı. Yolculuktan bir gün önce bir kaç resim çekmeye çalıştım.
Gar binası Boğaz kıyısında yer alıyor, giriş önündeki iskeleden Avrupa yakası, Haliç ve eski kent yolcular buraya ulaşabiliyorlar.
28 Kasım 2010 da tamir sırasında çıkan yangında çatı kısmı yıkıldı. Saat ise 15:17 de durmuş.
Gara yeterince vakit ayırdım, zaten bir gün önce biletler ile ilgili işlerimi tamamlamıştım. Trenim 23:55 te hareket edecek ve midem gurulduyor, artık vücuduma vakit ayırma vakti geldi. Hayatımda ilk defa bir Gar restoranında yemek yiyeceğim ve umarım pişman olmam.
Gar restoranındaki otantik hava sadece oturma bölümünde değil, berber ve tuvalette dahi mevcut, hatta restoranda zaman durmuş gibi. Ben nefis bir köfte ve pilav yedim ve yanında da ayran içtim. Servis sadece lüks restoranlarda görebileceğiniz derecede mükemmel. Fatura desenli bir defter (klasör) içerisinde geliyor, para içerisine konuluyor ve tekrar para üstü geliyor. Bu kraliyet yemeği için 16 Türk Lirası yaklaşık 8 € ödedim.
Bu tabelada güzergah ile ilgili bilgi var, son durak Doğu Anadolu' da Van Gölü kıyısındaki Tatvan, buradan sonra feribot ile Van'a geçilecek ve yine tren ile Tahran'a devam edeceğiz.
Haydarpaşa efsanevi Bağdat Demiryolunun başlangıç noktası idi, benim kullanacağım trende bu güzergahı Eskişehir' e kadar takip edecek. Bugün Ankara haricinde Anadolu kentlerinden de Şam ve Halep'e tren seferleri var, ayrıca Irak sınırına kadar da gidiliyor, fakat bağlantı söz konusu değil. Mevcut durumun düzelmesi ile birlikte Musul ve Bağdat bağlantılarının gerçekleşmesi söz konusu.
Lokomotif hazır, bu loko bir BoBoBo aks setine sahip ve 25Kv/50Hz elektrik motoru ile çalışıyor. Kompartımanımda Ankara'ya kadar yanlız yolculuk edeceğim. Tren tam zamanında hareket etti ve bende kısa sürede uykuya daldım.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18121
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Üçüncü bölüm "Buharlı ve Hızlı Tren Arasında". Yazının orjinalini Eisenbahn Forum Österreich adresinden görüntüleyebilirsiniz. Yazı ve fotoğraflar yazarın izni ile alıntılanmıştır.
Bölüm 3: Buharlı ve Hızlı Tren Arasında
4 yataklı kuşet vagonlar oldukça rahattı, 2003-2004 yıllarında üretilmişler ve oldukça sessizler. Ankara'da uykudan uyandım, burada demiryolu tesisleri İstanbul'a göre daha modern ve ferah görünüyor, rayların durumuda daha iyi.
Bir hızlı tren seti Eskişehir'e doğru gidiyor, ne yazık ki fotoda araç direklerin arkasında kalıyor.
Önümüzdeki günlerde çok sık göreceğim dizel lokomotiflerden bir tanesi
Ankara merkez garda kahvaltı servisi yapılıyor, perondaki hareket tabelasında Trans-Asya Ekspresi ikinci sırada. Hala etrafa göz atacak biraz zamanım var.
Diğer yolda çalışır vaziyette bir tarihi bir tren gördüm, fakat yanına gitme şansım olmadı, belki modelini tanıyan olabilir. Hemen yanımızda da bir Hızlı Tren (YHT) seti görüldü.
Bizim trenimiz bir Dizel-Elektrik lokomotif tarafından çekilecek.
Tepelik ülke topraklarındaki kıvrımlı güzergahımızda 50 ile 70 km/s arasında hızlar ile ilerliyoruz. Trende hemen tanışıklık kurduk, çeşitli konular üzerine sohbet edip yemek yerken zamanın nasıl geçtiğinide fark etmedik.
Şafak vakti Kayseri'ye vardık, güzergah boyunca tüm istasyonlar iyi durumda idi.
Kayseri'de pek çok İranlı trene biniyor. Burası İranlı göçmenler için büyük bir göçmen yerleşim yeri olarak tanınıyor. Yolcuların artması ile trene birden hayat geliyor. Karanlık çökmek üzere ve trenin ışıkları yanıyor, ardından bir müzik sesi ve çeşitli video yayınlarının sesleri takip ediyor.
Yarın yolculuğumun en heyecan verici kısmına geçeceğim.
Bölüm 3: Buharlı ve Hızlı Tren Arasında
4 yataklı kuşet vagonlar oldukça rahattı, 2003-2004 yıllarında üretilmişler ve oldukça sessizler. Ankara'da uykudan uyandım, burada demiryolu tesisleri İstanbul'a göre daha modern ve ferah görünüyor, rayların durumuda daha iyi.
Bir hızlı tren seti Eskişehir'e doğru gidiyor, ne yazık ki fotoda araç direklerin arkasında kalıyor.
Önümüzdeki günlerde çok sık göreceğim dizel lokomotiflerden bir tanesi
Ankara merkez garda kahvaltı servisi yapılıyor, perondaki hareket tabelasında Trans-Asya Ekspresi ikinci sırada. Hala etrafa göz atacak biraz zamanım var.
Diğer yolda çalışır vaziyette bir tarihi bir tren gördüm, fakat yanına gitme şansım olmadı, belki modelini tanıyan olabilir. Hemen yanımızda da bir Hızlı Tren (YHT) seti görüldü.
Bizim trenimiz bir Dizel-Elektrik lokomotif tarafından çekilecek.
Tepelik ülke topraklarındaki kıvrımlı güzergahımızda 50 ile 70 km/s arasında hızlar ile ilerliyoruz. Trende hemen tanışıklık kurduk, çeşitli konular üzerine sohbet edip yemek yerken zamanın nasıl geçtiğinide fark etmedik.
Şafak vakti Kayseri'ye vardık, güzergah boyunca tüm istasyonlar iyi durumda idi.
Kayseri'de pek çok İranlı trene biniyor. Burası İranlı göçmenler için büyük bir göçmen yerleşim yeri olarak tanınıyor. Yolcuların artması ile trene birden hayat geliyor. Karanlık çökmek üzere ve trenin ışıkları yanıyor, ardından bir müzik sesi ve çeşitli video yayınlarının sesleri takip ediyor.
Yarın yolculuğumun en heyecan verici kısmına geçeceğim.