ist-M.03:02 » M2 Şişhane-Yenikapı Güney 2.Etap İnş

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 29 Ağu Çrş, 2012 13:17

Haliç Metro Köprüsü yapılacak bitecek ama bu siluet ve görüntü tartışması kanımca sonsuza dek sürecek hatta buradan Siluetçiler ve Köprülüler diye iki sülale bile türer :)


-------------------------------------------------------------------------------------
Kötü mimari kentin siluetini bozuyor!
2012-08-29

Medya ve kamuoyunun mimari konulara istisnai ilgisi Taksim ve Cami mimarisinden sonra Haliç Köprüsü ve silueti üzerinden sürüyor..

Kategori: Mimarlık
Ara Güler gibi İstanbul’un gözü, Murat Belge gibi dili ve sesi olmuş kişiler de söz alınca akan sular durur gerçi, ama konu Haliç ve siluet olunca, kaldıracağı epeyce lâf var. Önce: Haliç’e yapılacak köprünün silueti bozacağına kuşkum yok, ama neden ve nasıl? UNESCO’nun başlattığı hata elbirliği ile pekişiyor. Bozma nedeni külliyelerin
önünü kapatması değil, nesneler ve binalar aynı sıra ve hizada olmadıkça başkalarını kapatamazlar, çünkü her yer/şey gibi şehir de perspektif içinden algılanır, dolayısıyla bir köprü ne kadar çirkin olsa perspektifi kapatamaz; sorun başkadır. Hata şurada sanırım: şehir, sinema salonu gibi değildir, nasıl önümüzde kabarık saçlı biri olunca perdeyi göremezsek bu algı şehre de taşınıyor. Oysa ilkinin nedeni aynı sıra ve hiza düzeni içinde oturulmasıdır, yeryüzünde nesneler ve binalar böyle sıralanmazlar, perspektif açıları baskın olacaktır. Peki, Haliç’teki köprüye karşı çıkmak neden meşrudur o zaman? Çirkin ve uyumsuz nesne, ardını kapatacağından değil görünmez olamayacağından varlığıyla çevreyi (burada Haliç’i) zedeler. Baskın özelliği geçirgenlik olan tasarım, daha görünmez olabilirdi. Belge, köprünün bir nesne olarak felsefesi olmalı demiş, aslında bütün binaların olmalıdır; yapılabilecek sayısız binadan niye ötekilerin değil de onun yapıldığı hakkında okunaklı bir mesajı, güvenli bir duruşu olmalıdır.Ağaoğlu,Hürriyet ’te Zeytinburnu’na fare yuvası demiş. İnsanların 50 yıldır yaşadığı yer fare yuvası olamaz; kaldı ki Zeytinburnu da kentleşmenin her türlü zaman ve mekân katının izini taşıyan erken gecekondu bölgesi olarak otantik özelliğe sahiptir ve kendine has kriterlerle korunması gerekir. Tabii orada hassasiyetle yorumlanacak olan, siluet değil iç örüntü katmanlarıdır. Ama zaten Ağaoğlu, TOKİ gibilerin tahammülsüzlüğü tam da patina dediğimiz yaşanmışlık emarelerine. Şehir dedik, ama her yer/şey perspektif olarak algılanır; mesela oturma odamıza berbat bir halı koysak 1 cm’lik yüksekliği ile eşyaların önünü kapatacağından değil, odanın her yerinden görünüp tüm açıları birden berbat edeceğinden bozar odayı. Demek ki Haliç’teki durum dile geldiğinden daha da vahim, sırf Süleymaniye’nin ve/ya Ayasofya’nın konturları değil, bütün farklı perspektifleriyle Haliç kurban gitmiş olacak köprüye. Tüm kırılganlığıyla Haliç kaldıramaz bu yükü. Ağaoğlu’nun Hürriyet’teki yorumu: siluet bu kadar dokunulmazsa Ayasofya’dan sonra Süleymaniye de yapılamazdı® mantığı, sadece şehir değil her türlü tarih yorumu bakımından geçersizdir ve Türkçemizin “hala-amca” özdeyişi hazırcevap bir klişe olarak durmaktadır kültürümüzde; Tabii ki siluet tek kriter değil, ve zamanında Sultanahmet’e bugünün bakışıyla karşı çıkılsaydı, nedeni siluet değil, gömdüğü Bizans sarayı olurdu, ama şehrin en önemli özelliği devingenliğidir ve her yeni yapı vs. müdahale yeni bir durum doğurur. Zaten Ağaoğlu gibi şehrin yüzde 70’ini arsa olarak görmek için sadece değişimi değil, hiçbir özelliğini anlamamak gerekir ve sadece yanlış değil, tehlikelidir de; çünkü, şehirlilerin yaşamlarını ve hatıralarını kıyıma uğratmadan şehri silip süpürmek mümkün değildir.

Sembol
Bir de naif sembolizm meselesi var ki buradan Belge’nin dediği felsefi konulara geçilebilir. Buradaki boynuz gibi, bir yerin tesadüfi bir özelliğini alıp ona öykünmek, takınılabilecek en naif ve düşünceye/ duyuya/ duyguya kapalı tutumdur. Nevzat Sayın kayısı gibi mi yapsaydı Malatya’daki camiyi? Haliç’in ucu uçaktan bakınca boynuzu andırır; ve yine tesadüfen mitolojik atıf ile Batı dillerinde “altın boynuz” denmiştir. Boynuz formunu üçüncü boyuttaki köprü ayağına taşımanın, CHP binasını altı oka benzetmekten farkı yoktur. Daha beteri altın rengine boyamak olurdu, naif sembolizm etrafı manasızca kirletir, hantal ve sakar izler bırakır. Oysa İstanbul ve Haliç izi sürülebilecek ne ilham kaynaklarıyla yüklü, naif sembolizm hepsinin önünü kestirmeden tıkıyor.

İzlenim
Bir konu daha var: siluet yan yana nesneleribirleştirip silen konturla sonlanır, çizginin altında kalan perspektifteki binaların titrekyığını izlenimci eğilimi pekiştirir; amatitremeyi sınırlayan ufuk çizgisi, doğudaysa sabah, batıdaysa akşam arkasından gelerek, kontur çizgisi
kadar onun sınırladığı titrekliği de dramatize eden güneşin, zemin oluşturan kızıllığını da unutmamalı,işte iyi bir tasarım, uçaktan görünen şekille değil, ortamın bu türden özelliklerini
yorumunun parçası kılarsa arka-planı ve felsefesi olmaya başlar; felsefe de başka ne olabilir zaten? Kant’ın, Hegel’in sayfalarından çıkacak değil ya. Dahası da var siluetten söz açılınca:Türkiye’de de mimarlık yapmış Bruno Taut’un şehri sadece plan düzleminde ve yerde değil ufuk çizgisinde ve gökyüzünde de arayan Stadtkrone (şehir tacı) imgeleri de var dağarcığımızda, ki bu ütopyanın Haliç’in tepelerindeki dev cami kubbeleriyle taçlanıp, medreselerden serpilip yamaçlara yayılan siluetinden daha sarih örneği yok herhalde. Bunlar dururken naif sembollere takılmak anlaşılır şey değil.Köprü ve konstrüksiyon Üstelik iş siluetle ve yerin ruhunu yorumlamakla da bitmiyor. Bir de masif taş ayakları ve çelik konstrüktif gövdesiyle köprünün kendi tarihi ve açılımları var. 20. yüzyılın başından ve sonundan iki yorum (Otto VVagner ve Norman Foster) ile üçüncü örnek Chicago’daki aerodinamik sofistike formunu sekiz şeritli cehennemi trafik gürültüsü ve keskin Chicago rüzgârının ayazından korunma refleksinden alan BPyaya köprüsü ki, birlikte keşfettiğimiz Can Çinici ile bize Gehry’nin bildiğimiz en iyi işi dedirtmiştir. Sıradan olması mukadder bir üst-geçit, devasa binalara şekil vermiş Frank Gehry gibi öncü bir dünya mimarının zengin külliyatından daha fazla kredi toplayabilmiştir. Bunlarla sınırlı değil tabii, mimarlık-mühendislik arakesiti tarihi, yerini güzelleştirirken iyileştiren örneklerle dolu. Konu köprüyle de sınırlı değil, örneğin Calatrava’nın Liege’in merkezine yaptığı garın strüktürü, diğer işleri gibi, sadece transfer merkezi benzeri işlevler değil, her türlü konstrüktif iş için ilham verici; sadece o da değil, Cecil Balmond, Hanif Kara gibi taze- soluklu mühendislere de kulak vermek ihmal edilmemeli bu arada; ama ilhamı alıp kulak kesilecekler, sadece tasarımcılar değil programlara karar veren yöneticilerle; yarışmaların problem tanımıyla kadrosuna ve kazananına karar veren jüriler de olmalı.
http://www.taraf.com.tr/ihsan-bilgin/ma ... luet-2.htm
-------------------------------------------------------------------------------------

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18156
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 29 Ağu Çrş, 2012 13:26

Güzel bir yazı, açıkçası ilk defa bu siluet konusunu bu kadar güzel bir dille anlatan bir yazı okudum. Köprü silueti bozacak bozmasına da belki de siluetin içindeki varlığı da yerinde olacak, bayağı oldu oturup bende bir siluet çizdim. Kent silueti dediğimiz şey illa ki bir noktadan bakılınca görülen bir şeymidir, amaç ne? Yani aman bütün İstanbul ya da İstanbul ziyaretçileri koşa koşa akşam gün batımında Üsküdar'a gidip Haliç'in girişini seyrediyordu zaten ve çok üzülecekler ayyy köprünün bacaklarının tepesi Süleymaniye'nin önünde diye, yok böyle bir şey. Zaten yazının içinde geçen şu ifade aslında bence bu durumu anlatır, Sultanahmet yapıldı ama Bizans sarayının üzerine şimdi sahipleniyoruz, o zaman 50 yıl sonra bu köprüyü de sahipleneceğiz ve bırakın sahiplenmeyi bir tane daha yapalım diyeceğiz. By-Pass ameliyatı gibi düşünmeliyiz bunu yapacak bir şey yok, bu damarı by-pass etmek zorundayız. En başında daha alçak bir köprü tasarlanabilirdi ama bunun içinde o civardarki tüm kent yaşamı alt üst olacaktı, tüm trafik yönetimi değişecekti,
yeni yollar yeni köprüler, bu masrafa girilebilirdi belki ama yapılmadı. Artık bu hali ile kabullenmek zorundayız.

GEçenlerde yine bu konu ile ilgili bir yazı okumuştum UNESCO izin verdi deyip geçiştirilmişti, yazı da UNESCO nun herhangi bir şeye izin falan vermediği, İBB nin kendi raporlarını işte onay diyerek gösterdiği iddia ediliyordu, bu köprü sonrasında İstanbul'un dünya kültür mirası listesinden çıkarılacağını iddia ediyordu ama bu iddialar yalanlanmayacak, ya da elde kağıtlar sallanarak yalanlanacak gibi, bilmiyorum. Ve açıkçası ilgilenmiyorum da İBB bu köprüyü yapmak zorundadır, bu kentin bu köprüye ihtiyacı var ve benzerlerine, kaza yapan bir adamı ameliyata aldığınızda ilk önce hayati organları kurtarıp hayatını devam ettirirsiniz, sonra estetik kaygılar ortaya çıkar.

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 05 Eyl Çrş, 2012 16:23

-------------------------------------------------------------------------------------
'Haliç'e köprü projesi'ne HAYIR! Çünkü...

Haliç’te yapılan metro köprüsüyle ilgili tartışmalar sürerken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan onay alan tek projenin mevcut köprü olduğu yönündeki açıklamasına kurulun eski başkanı F. Özer Erenman’dan cevap geldi.

Konuyla ilgili Taraf'a konuşan Erenman, projenin onaylanma sürecinde baskılarla karşılaştıklarını söyledi.

Kurula sunulan 12 köprü projesi kabul görmezken yalnızca Kadir Topbaş tarafından çizilen projeye onay verildi. 2004 yılının sonuna kadar 1 No’lu Koruma Kurulu’nun başkanlığını yapan Erenman, “Tarihî Yarımada’nın siluetini bozacak köprüye karşı direndik ancak gücümüz yetmedi” dedi.

'Başka yer mi yoktu'
Topbaş imzalı proje, silueti etkilediği için o dönemde köprünün başka bir güzergâha kaydırılması gerektiğini söyleyen Erenman şunları kaydetti: “Bunun için projeyi geciktirmekle suçlandık. O dönemde bir nevi dokunulmazlığımız vardı. Düşüncelerimizde ısrar edebiliyorduk. Bir İstanbullu olarak, mimar olarak o görüntünün silueti bozacağını biliyorduk ve söylemiştik. Bizim reddetmemizin sebebi aklımıza yatmamasıydı. Süleymaniye’nin dibinden başka yer mi yoktu o köprüyü çıkaracak. Benim önerim Aksaray’dan, Atatürk Bulvarı üzerinden geçerek aç-kapa olarak Kasımpaşa üzerinden çıkmasıydı. Yani Süleymaniye’den uzaklaştırmaktı. Böylece hem Haliç’in hem de Cibaliye- Fener-Kasımpaşa-Balat tarafındaki kişilerin de yararlanabileceği bir güzergâh olacaktı. Haliç’in ortasında istasyonun kime ne yararı var.”

Eleştiriler almalarına rağmen mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Erenman, “Bizi vatan hainliğiyle, ülkeyi 500 milyon dolar zarara uğratmakla suçladılar. Bu siluetin bu hale geleceği besbelliydi. Böyle projeler, araştırılır, siluet hesapları yapılıp raporlar hazırlanır, sonra kurula gelir. Ancak, “Biz bunu yaptık siz de onaylayın” diye önümüze getirildi. Bize söyledikleri şuydu: ‘Şişhane’de istasyon bitmiş yapacak bir şey yok’, o zaman yapılmış bitmiş ise, “Buyurun siz imzalayın” dedik. Sonra yasalar değiştirilerek, kurullar uygun hale getirildi. Gelen arkadaşlar da uygun görüp onay verdiler” dedi.

'Maket istedik gelmedi'
O dönemde defalarca incelemeler yaparak raporlar hazırladıklarını belirten Erenman, “O zaman siluetler, maketler, alternatif projeler istedik ama gelmedi. Mevcut projeden uzaklaşmak istemediler. Biz de İstanbul’un trafiğini çekenlerdeniz. Ancak görevimiz İstanbul’un kültür değerlerini korumaktı” diye konuştu.

İBB’den onay açıklaması
Tarihî Yarımada’nın siluetini büyük ölçüde kapatan Haliç Metro Köprüsü, rotası 1987 yılında belirlenen Taksim-Yenikapı güzergâhında, Haliç geçişi ile ilgili Koruma Kurulu’ndan onay alabilen tek proje. 2005 yılına kadar kurula sunulan 12 proje de kabul görmedi. Kadir Topbaş proje için, “Analiz ve inşaatın bütün safhaları kurulun titiz gözlem ve onayı ile geçen projede, tarihî mirasa olabilecek olumsuz etki en aza indirilmiş ve Tarihî Yarımada’ya araç girişinin azaltılması hedeflenmiştir” dedi.
http://www.samanyoluhaber.com/video/Hal ... ku/828715/
-------------------------------------------------------------------------------------

Hakan
Kadrolu Personel
Mesajlar: 1434
Kayıt: 29 Oca Sal, 2008 15:44

Mesaj gönderen Hakan » 05 Eyl Çrş, 2012 18:30

Ben de dedim ne gerek var Haliç den geçirmeye, maksat sur içinden metroyla levent bölgesine ulaşımsa Kağıthane tarafından dolaşın gitsin, hatta metroya da gerek yok otobüs hatları da var, hem yoldan binenler de olur.

Bu memlekette ne kadar abuk subuk adam var ya? Geçen akşam ilk ayak dikilince oradan geçenlerle yapılan röportajlar vardı, adamlar diyor ki neden Haliç'i köprüyle geçiyorlar, denizin altından da gidebilirdi? Aynı mantık silsilesinin devamı arkadaşlar Kartal metro istasyonunda indikleri 35 metreyi de mağmadaki istasyon olarak niteliyor. Bu adamlara denizin dibinden götürülse Taksim de oluşacak derinliği anlatamıyorsun, gerek de yok zaten nasılsa dinlemiyorlar.

Taktılar silüet silüet, ben hala Süleymaniye'nin silüetini nasıl bozduğunu anlamadım? Ben şunu da anlamıyorum, hiç kimse diyemiyor mu biz Süleymaniye'den daha şaşaalı bir yapı yapamazmıyız? Yani dünya 5000 sene daha dursa Süleymaniye kötü görünür diye başka bir eser yapılmayacak mı?

Konuşulması gereken neden çok daha güzel görünebilecek, İstanbul'a simge olabilecek bir köprü yapılmadığı olmalıydı...

Daha önce söyledim ya bizim anlayışımız Bezmialem Valide Sultan Camii ndeki gibi, önemli olan görüntü. Sen içine hiç girme, içini istediğin gibi müze yap, hatta istersen depo olarak kullan sorun değil yeterki dışarıdan kötü görünmesin.

Peki size başka bir soru, yine Abdülmecid'in yaptıdığı Büyük Mecidiye Camii'nin silüetini Boğaziçi köprüsü bozmuyor mu? Ben Ortaköy meydanında camiye yakın bir yerden bakarsam arkada çelik bir köprü görüyorum canım 150-160 senelik caminin içinden mızrak gibi geçiyor, geçmiyor mu? Yok ama orada camiyi bile daha anlamlı kılan bir görüntü ortaya çıktı, neden çünkü yıllar içinde gözler ona alıştı...

İyi ki şu köprüyü yapıyorlar, keşke daha güzel ihtişamlı olsaydı ne yazık ki farklı maksatlı baskılar yüzünden çok güzel bir köprü yapılma şansı yok. İş yapalım da bitsine döndü artık...

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18156
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 05 Eyl Çrş, 2012 21:08

Ortaköy camiini güzel gösteren fotolar maalesef sadece kara tarafından çekilenler oluyor çünkü arka planda bir nebze yeşil ve mavi var ama aynen katılıyorum bana göre çok basit (fonksiyonelliğine tekniğie bir şey diyemem) estetik açıdan basit bir çelik yığını o camii fotoğrafının arkasında olmazsa olmazdır, buna engel olamazsınız tek şansınız köprünün ayaklarının orada yine denizden tarihi yarımadaya doğru biz poz, diğer her türlü çektiğiniz fotoda arkada garabet bir İstanbul resmi var, üst üste binmiş binalar, renk ahenk hak getire, ama evet gözümüz alıştı köprü siluetine, garipsemiyoruz aksine İstanbul'un olmazsa olmazı ve belkide bahsettiğin camii Ortaköy'de sadece büyük boy bir yağlı boya tablo resmi, başka fonksiyonu yok.

Haliç köprüsü içinde, evet yapılan işe bakınca yüksek olacak gibi ama yine sana katılıyorum siluet nedir? Aradığımız şey ne? Yani bende soruyorum, gerçekten akın akın insanlar yaz akşamları gün batımında Üsküdar'a Salacak'a geçip siluet mi seyrediyorlar? Vay be bir boğaz vapuru yapalım da şu siluete karşı çay içelim mi diyorlar? Ne? Ya İBB nin kullandığı siluetlerde bile baskın bina Boğaz Köprüsü ve Galata Kulesi :) bir iki tane de cami figürü var gerisi pencereleri olan dikdörtgenlerden ibaret.

kenanmar
Serbest Geçiş
Mesajlar: 741
Kayıt: 28 Eyl Çrş, 2011 15:47

Mesaj gönderen kenanmar » 05 Eyl Çrş, 2012 23:43

Obama'dan evvelki George Bush'un Ortaköy Camii ve Boğaz Köprüsü'nü arkasına alarak yaptığı konuşmayı hatırlayan vardır belki anlayacağınız köprüyü kullanarak da mesaj verilebiliniyor.
Gelelim siluet olayına evet açık söyleyeyim ben bu köprüden hazzetmedim. Kabul ediyorum ki metro için siluet feda olsun. Açıkçası şık, dekoratif, güzel aydınlatılmış, iyi hesaplanmış kemerli bir metro köprüsünü defalarca tercih ederdim. Bu sanki teknoloji adasına giden bir köprü gibi olacak.

Süleymaniye Camii ve Külliyesi'ni kurtarmak için yapılması gereken bu köprüyü sökmek değil, o camiinin etrafındaki çöplük halindeki yapıları ortadan kaldırmaktır. Gerçi Fatih Camii'sini restore edeceğim diye akustiğini bozan zihniyete zerre kadar güvenim yok.
O bölgede dikkat edin bir sosyal yaşam da yok. Eminönü-Unkapanı-İMÇ-Vefa bölgesi ıssız ve izbe bir alan tuhaf bir yalıtılmışlık hakim. Şehrin tam ortasında ilginç bir durum. Zeyrek ve Unkapanı bütünselliği Atatürk Caddesi'nin o bölgeyi yarması sebebiyle tamamen yok olmuş durumda önce o bölgede sosyal dokuyu inşa etsinler köprü biraz bahane bence. Bana kalsa İstanbul Üniversitesi Bayezid'deki işgaline de son vermeli. Korkunç bir alan kaplıyorlar. Suriçi - Eminönü turistlere eğlence vaad ediyor ama Sultanahmet Meydanı dışında ne üniversite öğrencisine ne de vatandaşlara fazla bir şey vaad etmiyor.
Neden turistler bile İstanbul'un canlılığını görmek için akşamları İstiklal Cad.ni tercih ediyor? Bence asıl sorun bu.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18156
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 06 Eyl Prş, 2012 14:22

Üniversite önerisi harika, gerçekten oradan kaldırılsa süper olur bencede, o yeşil alanlar halka açılsın, harika bir kent parkına sahip olalım. Üniversite nereye taşınır bilemem ama bu fikir çok hoşuma gitti.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5585
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 06 Eyl Prş, 2012 20:06

Bence taşınamaz, bu bir kültür ve adet. Yapılacak çok şey var, ama tarihî bir üniversite yerleşkesini taşımak zor. Bütün Fatih’i gözden geçirmek gerekirdi, şehir hayatı oraya taşınmalı (kısmen), ama ne diyeyim, halkın belirli bir kesimiyle biraz … problematik.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18156
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 06 Eyl Prş, 2012 20:18

Orada şehir hayatı vardı zaten, Gedikpaşa'da oturan tanıdıklar vardı ama ticarethaneler oraları gündüzleri berbat etti, sonra geceleri oteller sayesinde bazı şeyler arttı ve insanlar kaçtı, evler bekar evi haline geldi falan filan. Orada üniversite olmasının oranın yerleşim olmasına bir faydası olmadı ve bence kentin en değerli bu alanı halkın kullanımına açılmalıdır, oradaki çalıları bizde kullanmak istiyoruz.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5585
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 07 Eyl Cum, 2012 12:26

Üniversite diye, üniversiteli olmayana kapalı mı?! :shock:

Burada öyle şey olmaz elbette … üniversite kentin bir parçası.

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1610
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Mesaj gönderen kemal » 12 Eyl Çrş, 2012 14:38

Resim
Tünelin ince işleri de bitiyor.
Resim
İkinci kule de dikilmiş.
Resim

Resim

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1610
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Küçük Pazar tepesinden köprü

Mesaj gönderen kemal » 20 Eyl Prş, 2012 22:30

Resim

Resim

Kilitli

“Metro Projeleri, İhaleler, İnşaatlar” sayfasına dön