gnl-TS.09 » Toplu Taşımacılık ve Yolculuk Kültürü
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
gnl-TS.09 » Toplu Taşımacılık ve Yolculuk Kültürü
Genel olarak ülkemizde ve lokal olarak İstanbul örneğinde şehirlerimizde kent içi toplu taşımacılıkta bir yolculuk kültüründen söz etmek mümkünmüdür? Geçmişten ya da bilinen örneklerden yola çıkarak neler yapılabilir ya da yapılmalıdır, hangi alışkanlıkları terk edebiliriz, doğru bildiğimiz yanlışlar ve yanlış yaptıklarımız hakkında fikirleriniz ve önerilerinizi bekliyorum.
Bence ülkemizde bir toplu ulaşım kültüründen söz etmek imkansız ve gittikçede imkansızlaşmaktadır, bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi taze dimağlara bu bilincin yerleştirilmemesi, yetişkinlerin ise böyle gelmiş böyle gider düsturundan yola çıkan bakış açıları, her ikisinin arka planında ise bu konuya asla ve asla önem vermeyen kamu kurumları yer almaktadır.
Özel firmalar da ise yolculuk kültürü genellikle yolcuya verilen hizmet ve karşılığında alınan memnuniyet ile ölçülüyor, ama sorunla karşılaşıldığında çözüme gitme oranı aslında çok düşük çünkü yolcunun bu konuda bir kültürü olmadığı için davranışları kabul edilebilir değil bunun karşılığında pek çok firmanında frontline tabi edilen saha elemanları da yolcu ile diyaloglarında aynı kültürsüzlük ile davrandıkları için ortaya bir çatışma durumu çıkıyor.
Ben elimden geldiğince raylı sistemlerde yolcuların uyması ve davranması gereken kurallar ile genel kabul görmüş davranış şekilleri hakkında bildiklerimi sizler ile paylaşacağım sizlerde katıldığınız ya da katılmadığınız noktalar ile görüşlerinizi iletirseniz sevinirim
Esat TANÖREN
Bence ülkemizde bir toplu ulaşım kültüründen söz etmek imkansız ve gittikçede imkansızlaşmaktadır, bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi taze dimağlara bu bilincin yerleştirilmemesi, yetişkinlerin ise böyle gelmiş böyle gider düsturundan yola çıkan bakış açıları, her ikisinin arka planında ise bu konuya asla ve asla önem vermeyen kamu kurumları yer almaktadır.
Özel firmalar da ise yolculuk kültürü genellikle yolcuya verilen hizmet ve karşılığında alınan memnuniyet ile ölçülüyor, ama sorunla karşılaşıldığında çözüme gitme oranı aslında çok düşük çünkü yolcunun bu konuda bir kültürü olmadığı için davranışları kabul edilebilir değil bunun karşılığında pek çok firmanında frontline tabi edilen saha elemanları da yolcu ile diyaloglarında aynı kültürsüzlük ile davrandıkları için ortaya bir çatışma durumu çıkıyor.
Ben elimden geldiğince raylı sistemlerde yolcuların uyması ve davranması gereken kurallar ile genel kabul görmüş davranış şekilleri hakkında bildiklerimi sizler ile paylaşacağım sizlerde katıldığınız ya da katılmadığınız noktalar ile görüşlerinizi iletirseniz sevinirim
Esat TANÖREN
En son Esat tarafından 19 Eki Sal, 2010 19:43 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Kültür derken asıl problem "görgü" herhalde. Bizde "yama" mentalitesi çok yaygın. Hadihadiööledeolur ile yoldayız. İşin kolayına kaçmak, abuk subuk kurallar yapmak, ama kurallara uymamak ... bunla böyle. Nedense, "eskiden böyleydi de, şimdi düzeliyor" diyeceğimize, bakıyoruz, 1930 veya 1940'ta medeniyet bazı konularda daha çok vardı. Yine de, şu sıfırlı seneler (yani 90'lılardan sonraki) sanki yeni bir başlangıç hamlesi gibi. Ama yine de, meselâ şu bizim İstanbul Ulaşım dergisine baktığımda, sanki İstanbul "batılı" dediğimiz tüm dünya ile eş gibi görünüyor. Ya peki, "herhangi" bir şehir, kent veya köy?! Yunanistan olsun, Irak olsun, iki komşu ülkede bile bir ulaşım medeniyeti var(dı). Ee?
İnşaallah şu dolmuş/taksi herkes özel ve kendi cebine dünyasından hakiki bir kamu dünyasına geçiş yapabiliriz. Sanırım, olmak üzere ... biz de buna yardımcı oluyoruz nitekim, ha eskiden yanlış sanal ortamlarda, ha şimdi burada.
B. Alabay
İnşaallah şu dolmuş/taksi herkes özel ve kendi cebine dünyasından hakiki bir kamu dünyasına geçiş yapabiliriz. Sanırım, olmak üzere ... biz de buna yardımcı oluyoruz nitekim, ha eskiden yanlış sanal ortamlarda, ha şimdi burada.
B. Alabay
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Evet aslında benim bahsettiğim gerçek anlamı ile "görgü", kültür belki topluma kurallar olarak yerleştirilebileceği yazılı olarak sunulabileceği için kullandığım bir kelime oldu. Halihazırda yerleşik bir kültür yok halbuki aynen sizin söylediğiniz gibi bir zamanlar insanlar ne kadar kaba da olsa tramvaylarda belli bir saygı vardı, bütün toplu taşımacılıkta insanların birbirine davranışı daha farklı anlatılıyor belki de o zamanın görgü kurallar gereğince bunlara dikkat ediliyordu çünkü bahsi geçen yıllarda henüz ülkemiz bazı batılı davranışların etkisinde idi. Tabii şimdi bazı kişiler kesin bir dille karşı çıkabilirler "batı hayranı sahnede" diyerek
Bunun hayranlık ile bir alakası yok, kusura bakmayın ama bir şehirde tramvay ve otobüste bir koltuk bebek arabalı anne için ayrılmışsa ve orada 80 yaşındaki oma kalkıp yer veriyorsa ben utancımdan yerin dibine geçiyorum, çünkü ülkemde ve şehrimde ben bile bazen buna üşeniyorum, ya da aynı ilgiyi beklediğimde, bunu defalarca söyledim adama "Beyefendi müsade edermisiniz orası bebek arabası yeri" dediğim de suratıma öyle bir bakıyorki o şahsın yanlış yerde olduğunu düşünüyorum aslında dışarıda olup treni seyretmeli!!!
Neden Paris in sidik kokulu metrolarında insanlar kapı girişindeki koltuklardan araç kalabalık olunca ayağa kalkıyorlar, neden Londra da inenleri bekliyorlar, neden inecek düğmesine araç istasyona gelip durmadan basmıyorlar? Bizden daha mı insanlar ya da daha mı çok şey hakediyorlar, bizim ülkemizin insanlarıda bu davranışları hak ediyor ama kabahat bizlerde, bu kuralları bilipte öğretmeyenlerde bu başlık altında önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili bilinmesi gereken kuralları detaylı olarak açıklayacağım, belki yolculara kapı kollarının kapıyı açmak için olduğunu anlatmak yerine o kolları söken zihniyete de bir şeyler öğretiriz.
Selam ve saygı ile.
Bunun hayranlık ile bir alakası yok, kusura bakmayın ama bir şehirde tramvay ve otobüste bir koltuk bebek arabalı anne için ayrılmışsa ve orada 80 yaşındaki oma kalkıp yer veriyorsa ben utancımdan yerin dibine geçiyorum, çünkü ülkemde ve şehrimde ben bile bazen buna üşeniyorum, ya da aynı ilgiyi beklediğimde, bunu defalarca söyledim adama "Beyefendi müsade edermisiniz orası bebek arabası yeri" dediğim de suratıma öyle bir bakıyorki o şahsın yanlış yerde olduğunu düşünüyorum aslında dışarıda olup treni seyretmeli!!!
Neden Paris in sidik kokulu metrolarında insanlar kapı girişindeki koltuklardan araç kalabalık olunca ayağa kalkıyorlar, neden Londra da inenleri bekliyorlar, neden inecek düğmesine araç istasyona gelip durmadan basmıyorlar? Bizden daha mı insanlar ya da daha mı çok şey hakediyorlar, bizim ülkemizin insanlarıda bu davranışları hak ediyor ama kabahat bizlerde, bu kuralları bilipte öğretmeyenlerde bu başlık altında önümüzdeki günlerde bu konu ile ilgili bilinmesi gereken kuralları detaylı olarak açıklayacağım, belki yolculara kapı kollarının kapıyı açmak için olduğunu anlatmak yerine o kolları söken zihniyete de bir şeyler öğretiriz.
Selam ve saygı ile.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Kural 1: İnenlere Öncelik Tanıyınız
Evet kural 1, inenlere öncelik tanıyınız. Tanıyormuyuz? Hayır. Peki neden? acelemiz var, saygısızız, bilmiyoruz, bilmek istemiyoruz, işimize böyle geliyor. Peki neden öğrenmiyoruz? kimse öğretmediki, ne gerek var ki, öğrensem ne olacak başkaları uymuyor.
işte sorular ve olası cevaplar, çok zor bir uygulama değil aslında Taksim-4.Levent metrosunda büyük oranda buna dikkat ediliyor, kimse kimseye bir şey öğretmedi, kimse kimseyi sopa ile kovalayarak bunu anlatmadı, bir dönem yerde iniş biniş yönü gösteren oklar vardı sadece bu, ama herkes çıkanların ortadan girenlerin kenarlardan yanaşması gerektiği konusunda hem fikir, hemde büyük oranla, peki diğer hatlarda neden bu yok? neden buradaki insanlar kendilerine böyle davranılmasına izin veriyor ya da diğer insanlara bu şekilde saygısızca davranabiliyor, bu işin toplumsal boyutu biz doğru ve yanlışı incelemek istersek, yanlış :
http://www.youtube.com/watch?v=pv6eHLyAXCA
Yanlış örneklememizde, inen yolcularımız kırmızı binmek isteyenler ise mavi, mavinin kapının önündeki ısrarlı duruşu, kırmızının da inmek için gösterdiği direnç iki tarafında koyulaşmasına yani sinirlerin gerilmesine neden oluyor sonuçta kırmızı bir yarma harekatı ile maviyi bir veya bir kaç noktadan keserek amacına ulaşıyor ama bu esnada itiş kakış, bağrışmalar hatta küfürleşmeler meydana geliyor.
doğru:
http://www.youtube.com/watch?v=Hi2zf19tsNg
Doğru örneğimizde ise inmek isteyen kırmızı yolcular kapıyı ortalarken binmek isteyen mavi yolcularda kapının iki kenarında bekliyorlar, kırmızının ileri hareketi zaten kısmi de olsa kendiliğinden bir daralma gösteriyor, bu daralma ile birlikte mavinin de içeri hareketi başlıyor ve kenarlardan içeri akmaya başlıyor, her iki kütlenin nerede ise orantısal bir yer değişimi söz konusu, sürtünme az dolayısı ile kızgınlık kat sayısı da az
doğru örneğimiz aslında kısmen doğru, burada mavi kütlenin kırmızının tamemen boşalmasını bekleyerek sonra içeri hareket etmesi arzu edilen yöntem, ben mevcutta var olanı göstermek adına bu şekilde bir çizim gerçekleştirdim. Toplu taşıma araçlarında yolcuları akışkan jölemsi bir kütle gibi düşünürüm hep, araçta kendi içerisinde bir harekete sahip olduğu gibi dışarıdan yeni kütleleri alabilen ve dışarı kütle verebilen homojen bir yapı, ama bu homojen yapı birleşme ve ayrışma esnasında bu özelliği göstermiyor, iki farklı kütle gibide davranmıyor ısrarla birbirinin çeperlerinden içeri geçmeye zorluyor ve vücudun yabancı maddeyi atması gibi birbirini itiyor, kaydırıyor ve reddediyor, bu da yolcu kütlesinin hücresel yeteneğini oluşturan bireysel algı ve bilginin eksikliğini gösteriyor, yani kütleyi oluşturan hücreler kendi içinde bağımsız harekete sahip, bu yetenek ona geçmişte kazanmış olduğu bilgi ve yetenekler ile hareket etmesini söylüyor o da bildiğini yapıyor, o zaman bizler bu işi yapan kişiler olarak, kütleye değil hücreye etki etmeliyiz, hücreyi eğitmeli ona yolculuk kültürü, bu kültürü oluşturan saygıyı öğretmeliyiz, biz öğretmezsek yolcu öğrenmek istemeyecektir, dolayısı bildiğini okumaya devam eder, bizlerde ancak şikayet ederiz.
işte sorular ve olası cevaplar, çok zor bir uygulama değil aslında Taksim-4.Levent metrosunda büyük oranda buna dikkat ediliyor, kimse kimseye bir şey öğretmedi, kimse kimseyi sopa ile kovalayarak bunu anlatmadı, bir dönem yerde iniş biniş yönü gösteren oklar vardı sadece bu, ama herkes çıkanların ortadan girenlerin kenarlardan yanaşması gerektiği konusunda hem fikir, hemde büyük oranla, peki diğer hatlarda neden bu yok? neden buradaki insanlar kendilerine böyle davranılmasına izin veriyor ya da diğer insanlara bu şekilde saygısızca davranabiliyor, bu işin toplumsal boyutu biz doğru ve yanlışı incelemek istersek, yanlış :
http://www.youtube.com/watch?v=pv6eHLyAXCA
Yanlış örneklememizde, inen yolcularımız kırmızı binmek isteyenler ise mavi, mavinin kapının önündeki ısrarlı duruşu, kırmızının da inmek için gösterdiği direnç iki tarafında koyulaşmasına yani sinirlerin gerilmesine neden oluyor sonuçta kırmızı bir yarma harekatı ile maviyi bir veya bir kaç noktadan keserek amacına ulaşıyor ama bu esnada itiş kakış, bağrışmalar hatta küfürleşmeler meydana geliyor.
doğru:
http://www.youtube.com/watch?v=Hi2zf19tsNg
Doğru örneğimizde ise inmek isteyen kırmızı yolcular kapıyı ortalarken binmek isteyen mavi yolcularda kapının iki kenarında bekliyorlar, kırmızının ileri hareketi zaten kısmi de olsa kendiliğinden bir daralma gösteriyor, bu daralma ile birlikte mavinin de içeri hareketi başlıyor ve kenarlardan içeri akmaya başlıyor, her iki kütlenin nerede ise orantısal bir yer değişimi söz konusu, sürtünme az dolayısı ile kızgınlık kat sayısı da az
doğru örneğimiz aslında kısmen doğru, burada mavi kütlenin kırmızının tamemen boşalmasını bekleyerek sonra içeri hareket etmesi arzu edilen yöntem, ben mevcutta var olanı göstermek adına bu şekilde bir çizim gerçekleştirdim. Toplu taşıma araçlarında yolcuları akışkan jölemsi bir kütle gibi düşünürüm hep, araçta kendi içerisinde bir harekete sahip olduğu gibi dışarıdan yeni kütleleri alabilen ve dışarı kütle verebilen homojen bir yapı, ama bu homojen yapı birleşme ve ayrışma esnasında bu özelliği göstermiyor, iki farklı kütle gibide davranmıyor ısrarla birbirinin çeperlerinden içeri geçmeye zorluyor ve vücudun yabancı maddeyi atması gibi birbirini itiyor, kaydırıyor ve reddediyor, bu da yolcu kütlesinin hücresel yeteneğini oluşturan bireysel algı ve bilginin eksikliğini gösteriyor, yani kütleyi oluşturan hücreler kendi içinde bağımsız harekete sahip, bu yetenek ona geçmişte kazanmış olduğu bilgi ve yetenekler ile hareket etmesini söylüyor o da bildiğini yapıyor, o zaman bizler bu işi yapan kişiler olarak, kütleye değil hücreye etki etmeliyiz, hücreyi eğitmeli ona yolculuk kültürü, bu kültürü oluşturan saygıyı öğretmeliyiz, biz öğretmezsek yolcu öğrenmek istemeyecektir, dolayısı bildiğini okumaya devam eder, bizlerde ancak şikayet ederiz.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Kural 2 : Sarı Çizgiyi Geçmeyiniz.
Evet belkide raylı sistemlerin en basit ve aslında ilk kuralı. SARI ÇİZGİYİ GEÇMEYİNİZ. Bu uyarı levhasını istasyonlarda görmek mümkün, tabii tabelaların sıklığı, görülebilirliği, ebatları tartışılabilir, örneğin M1 Aksaray-Havalimanı hattında yaklaşık 110 metrelik peronda her bir yönde 2 adet var diye hatırlıyorum, M2 Taksim-4.Levent te ise biraz daha fazla olabilir orada yerde de yazıyordu, tramvay hatlarında ise biraz istasyonların yapısı nedeni ile karşıya asılabilecek bir konum yok, en son T4 Edirnekapı-Sultançiftliği hattında yönlendirme işaretleri ile ilgili İETT ile yaptığımız görüşme sonrasında müteahhit firma bu işleri bizim danışmanlığımız ile yaptırdı, tabii bu danışmanlık sadece eksik belirleyip olmalıları iletmekten öteye geçmediği için uygulamadan bir takım ufak tefek sorunları olsa da yapıldı, bu hatta 90 metrelik peron boyları var (araç yanaşan alan) bu alan için belirlediğimiz ölçü 10 metrede bir oldu, yani her iki ucu da 0 sayarsak her bir yön için 8 adet 70X20 ebatlı Sarı Çizgiyi Geçmeyiniz uyarısı mevcut, diğer sistemlerde de yönlendirme işareti güncellemesi yapılırsa sayısı artarak konumları değişecektir.
Peki neden bu kadar önemli bu sarı çizgi? Sarı çizgiyi geçersek ne olur? Sarı çizginin arkası yani yolcunun bulunduğu taraf (ön arka kavramı tartışılır) perondaki yolcu için güvenli alanı ifade etmektedir, çizginin diğer tarafı ise özellikle araç giriş ve çıkışları başta olmak üzere her an tehlikeye açık olmanız demektir.
Öncelikle perona araç giriş çıkışı olmayan bir anı göz önüne getirirsek, özellikle Amerika başta olmak üzere bazı ülkelerde bir takım psikopat karakterli kişilerin itmesi sonucu ya da intihar etmek isteyen bir kişinin çarpması sonucu trenin altına ya da enerji hattına düşerek hayatınızı kaybetmeniz olasıdır, sarı çizginin bir adım kadar gerisinde beklemek normal ve sağlıklı bir insan için -diyelim ki bu 15 ve 45 yaşları arası olsun,- orta şiddette bir darbe aldığında kısa iki adımla dengesini tekrar sağlayabilmesi demektir, -ortalama bir yürüme adımı 60 cm.- bu şekilde en azından düşme hadisesi gerçekleşse bile yaralanma oranı düşecektir ya da düşmeden durma imkanı da olacaktır. Bu işin uç noktası idi.
Sarı çizgi mesafesi
Olasılığı daha yüksek ve her insanın başına gelebilecek olan ise, sağlık sorunları nedeni ile rahatsızlanan bir kişinin sarı çizginin üzerinde ya da ilerisinde durması neticesinde, denge kaybı, şuur kaybı ve bayılma gibi durumlarda araç önüne ya da ray hattına düşerek yaralanmasının önlenmiş olmasıdır. Geçtiğimiz ay T4 Edirnekapı-Sultançiftliği hattı Şehitlik istasyonunda böyle bir durum meydana geldi, araç perona girerken rahatsızlanan bir yolcu aracın önüne düşerek peron ile vagon arasında sıkıştı, aracın zamanında durması ve itfaiyenin süratli müdahalesi sonrasında olay çok ağır bir yaralanma olmadan atlatıldı.
Raylı sistemlerde özellikle tramvay hatlarında sarı çizgi ile ilgili en önemli yaralanma tramvay aracının aynasının çarpması sonucu yaşanmaktadır. Her ne kadar dar bir açı ile araçtan uzaklaşıyor olsa da bu aynalar potansiyel bir tehlikedir, metro hatlarında 30 km ile perona giren bir araç peronun yarısından önce 10 km nin altına düşmüyordur. Bu hızla bile aynanın bir kişinin başına çarpması ölümcül yaralanmalara ve travmalara sebep olabilmektedir. İşte sarı çizgiyi geçmemek için önemli bir neden daha.
Aynanın Konumu
Son nedenimiz ise benimde birebir şahit olduğum bir hadise. Aracın perona girişi ya da kalkıp hızlanmaya başladığı anda, sarı çizgiyi geçmiş iseniz, herhangi bir neden ile araç gövdesine temas etmeniz savrulmanıza, araç ile peron arasına ayağınızı kaptırmanıza, iki araç arasına düşmenize sebep olabilir. Evet çok basit gibi görünse de hareket halindeki bir cismin denge konusunda sadece iki ayağına güvenen ve yürüyebilmek için birini kaldırmak zorunda olan bir cisme dokunduğunda onu savurması ya da döndürmesi bilinen fizik kurallarının en basit gereği olsa gerek. Bu konu ile ilgili örneğimi 7 yıl kadar önce Otogar istasyonunda yaşamıştım. Araç hareket ediyor sinyali verildikten sonra binmeye çalışan bir şahıs poşetini kaptırdı, bırakmak istemeyince bir ya da iki metre kadar araç ile birlikte hareket etti sonrasında poşeti bıraktığında ise dengesiz duruşu nedeni ile aracın temasına engel olamadı, bizler ise birazda şaşkınlık bakakalırken, bu temas ile adam olduğu yerde dönmeye başladı ve her dönmesi ile birlikte tekrar araca temas ederek biraz daha döndü, şok ile -araya düşecek- ya da -ayna çarpacak- diye bakakalırken arkadaşlarımızdan birisi kolundan tutup adamı sarı çizginin içine yani güvenli alana çekti ve bir şey olmadan atlatıldı. Burada atik davranan birisi olmasa ya da istasyonun boş anında meydana gelse şahsın aracın altına düşmesi ya da araç onu geçtikten sonra hatta düşmesi işten bile değildi.
Sarı çizgi ile ilgili son nokta, sarı çizgi nasıl olmalı? Eğer epoksi boya tabir ettiğimiz sistem ile yapılıyorsa normal şartlarda uzun ömürlü bir sistem olmasına rağmen, zamanlar parçalanarak kopma ve renk solmaları yaşanmaktadır, bu bölgelere herhangi bir boya ile yapılan ilavelerde yamalı bohça izlenimi vermektedir, aslında istasyonları erişilebilir olan bir sistem de özellikle görme özürlüleri sarı çizgiye kadar getiren kabartma yer kaplaması tekniği ile yapılmasıdır, bildiğim kadarı ile M2 Taksim-4.Levent ve T4 Edirnekapı-Sultançiftliği sistemlerinde bu mevcut, bence de en uzun ömürlü, bakımı kolay ve yolcu için doğru olanı budur.
Kabartmalı Sarı Çizgi
Peki neden bu kadar önemli bu sarı çizgi? Sarı çizgiyi geçersek ne olur? Sarı çizginin arkası yani yolcunun bulunduğu taraf (ön arka kavramı tartışılır) perondaki yolcu için güvenli alanı ifade etmektedir, çizginin diğer tarafı ise özellikle araç giriş ve çıkışları başta olmak üzere her an tehlikeye açık olmanız demektir.
Öncelikle perona araç giriş çıkışı olmayan bir anı göz önüne getirirsek, özellikle Amerika başta olmak üzere bazı ülkelerde bir takım psikopat karakterli kişilerin itmesi sonucu ya da intihar etmek isteyen bir kişinin çarpması sonucu trenin altına ya da enerji hattına düşerek hayatınızı kaybetmeniz olasıdır, sarı çizginin bir adım kadar gerisinde beklemek normal ve sağlıklı bir insan için -diyelim ki bu 15 ve 45 yaşları arası olsun,- orta şiddette bir darbe aldığında kısa iki adımla dengesini tekrar sağlayabilmesi demektir, -ortalama bir yürüme adımı 60 cm.- bu şekilde en azından düşme hadisesi gerçekleşse bile yaralanma oranı düşecektir ya da düşmeden durma imkanı da olacaktır. Bu işin uç noktası idi.
Sarı çizgi mesafesi
Olasılığı daha yüksek ve her insanın başına gelebilecek olan ise, sağlık sorunları nedeni ile rahatsızlanan bir kişinin sarı çizginin üzerinde ya da ilerisinde durması neticesinde, denge kaybı, şuur kaybı ve bayılma gibi durumlarda araç önüne ya da ray hattına düşerek yaralanmasının önlenmiş olmasıdır. Geçtiğimiz ay T4 Edirnekapı-Sultançiftliği hattı Şehitlik istasyonunda böyle bir durum meydana geldi, araç perona girerken rahatsızlanan bir yolcu aracın önüne düşerek peron ile vagon arasında sıkıştı, aracın zamanında durması ve itfaiyenin süratli müdahalesi sonrasında olay çok ağır bir yaralanma olmadan atlatıldı.
Raylı sistemlerde özellikle tramvay hatlarında sarı çizgi ile ilgili en önemli yaralanma tramvay aracının aynasının çarpması sonucu yaşanmaktadır. Her ne kadar dar bir açı ile araçtan uzaklaşıyor olsa da bu aynalar potansiyel bir tehlikedir, metro hatlarında 30 km ile perona giren bir araç peronun yarısından önce 10 km nin altına düşmüyordur. Bu hızla bile aynanın bir kişinin başına çarpması ölümcül yaralanmalara ve travmalara sebep olabilmektedir. İşte sarı çizgiyi geçmemek için önemli bir neden daha.
Aynanın Konumu
Son nedenimiz ise benimde birebir şahit olduğum bir hadise. Aracın perona girişi ya da kalkıp hızlanmaya başladığı anda, sarı çizgiyi geçmiş iseniz, herhangi bir neden ile araç gövdesine temas etmeniz savrulmanıza, araç ile peron arasına ayağınızı kaptırmanıza, iki araç arasına düşmenize sebep olabilir. Evet çok basit gibi görünse de hareket halindeki bir cismin denge konusunda sadece iki ayağına güvenen ve yürüyebilmek için birini kaldırmak zorunda olan bir cisme dokunduğunda onu savurması ya da döndürmesi bilinen fizik kurallarının en basit gereği olsa gerek. Bu konu ile ilgili örneğimi 7 yıl kadar önce Otogar istasyonunda yaşamıştım. Araç hareket ediyor sinyali verildikten sonra binmeye çalışan bir şahıs poşetini kaptırdı, bırakmak istemeyince bir ya da iki metre kadar araç ile birlikte hareket etti sonrasında poşeti bıraktığında ise dengesiz duruşu nedeni ile aracın temasına engel olamadı, bizler ise birazda şaşkınlık bakakalırken, bu temas ile adam olduğu yerde dönmeye başladı ve her dönmesi ile birlikte tekrar araca temas ederek biraz daha döndü, şok ile -araya düşecek- ya da -ayna çarpacak- diye bakakalırken arkadaşlarımızdan birisi kolundan tutup adamı sarı çizginin içine yani güvenli alana çekti ve bir şey olmadan atlatıldı. Burada atik davranan birisi olmasa ya da istasyonun boş anında meydana gelse şahsın aracın altına düşmesi ya da araç onu geçtikten sonra hatta düşmesi işten bile değildi.
Sarı çizgi ile ilgili son nokta, sarı çizgi nasıl olmalı? Eğer epoksi boya tabir ettiğimiz sistem ile yapılıyorsa normal şartlarda uzun ömürlü bir sistem olmasına rağmen, zamanlar parçalanarak kopma ve renk solmaları yaşanmaktadır, bu bölgelere herhangi bir boya ile yapılan ilavelerde yamalı bohça izlenimi vermektedir, aslında istasyonları erişilebilir olan bir sistem de özellikle görme özürlüleri sarı çizgiye kadar getiren kabartma yer kaplaması tekniği ile yapılmasıdır, bildiğim kadarı ile M2 Taksim-4.Levent ve T4 Edirnekapı-Sultançiftliği sistemlerinde bu mevcut, bence de en uzun ömürlü, bakımı kolay ve yolcu için doğru olanı budur.
Kabartmalı Sarı Çizgi
Dün akşam bu hattı kullandım ve akşam saatleinde sinirlerimin bozulduğu an oldu İstanbul Ulaşım A.Ş. bu yazdklarımı dikkate alınmasın rica ediyorum.
Kabataş İstasyonu'nda tramvaya bindim tramvay hareket ettikten kapılar kapanıyor ancak bu araçlarda kapıların yolcuların açma imkanıda oluyor. Neyse tramvay kalkınca bizim acelesi olan yolcularımız tramvay hareket ettiği halde kapılar kapnırken kendi elleriyle kapıları açarak tramvaya binmeye çalışıyor bu sebebptren ötürü tramvayın kalkmasın geciktirmesine yol açıyor ve bu sebebpten öbürü aynı hatayı bir çok yolcu aynı saniye içinde denk getirerek tramvayın kalkışını tam 5 dk geciktirmesine yol açıyor. İstasyonlarda bu konuda acil bir önlem alınması lazım aksi taktirde hattın bu sorunu çok sayıda sıkıntıya yol açacaktır.
Kabataş İstasyonu'nda tramvaya bindim tramvay hareket ettikten kapılar kapanıyor ancak bu araçlarda kapıların yolcuların açma imkanıda oluyor. Neyse tramvay kalkınca bizim acelesi olan yolcularımız tramvay hareket ettiği halde kapılar kapnırken kendi elleriyle kapıları açarak tramvaya binmeye çalışıyor bu sebebptren ötürü tramvayın kalkmasın geciktirmesine yol açıyor ve bu sebebpten öbürü aynı hatayı bir çok yolcu aynı saniye içinde denk getirerek tramvayın kalkışını tam 5 dk geciktirmesine yol açıyor. İstasyonlarda bu konuda acil bir önlem alınması lazım aksi taktirde hattın bu sorunu çok sayıda sıkıntıya yol açacaktır.
- abhazyalı ugur
- Sezonluk Yolcu
- Mesajlar: 128
- Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 17:54
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Kültürden bahsediyoruz ya, ne kültürü ya, bizim ne trafik kurallarından haberimiz var, ne de bu kuralları adam gibi uygulayacak cezalarımız var, ne de bunu şikayet edecek insanımız var. Biz daha şikayet etmeyi bilmiyoruz, gerçi etsek ne olacak cezayı kesecek olan gelene kadar adam gider, plakasını versen inkar eder Evet biliyorsunuz dimi tebliğ edilmeyen cezayı ödeme zorunluluğu da yok artık Aşağıdaki haber bugün Haber7.com sitesinde yayınlanmıştır. Resimlerde sitedeki ilgili haberden alıntıdır. Haberi yapan muhabir arkadaşa teşekkürler, işte halimiz :
Haberin altındaki notta yetkililerin arayarak cezai işlem için plakayı istediklerini bildirmişler, eğer sadece trafik istedi ise bence yetmez, İstanbul Ulaşım A.Ş. nin bu görüntüleri delil kabul ederek araç sahibine işletme zararının tazmini için dava açması gerekir, o zaman aklı başına gelir, normal şartlarda bu tip durumlarda aksayan sefer sayısı üzerinden ortalama yolcu rakamı ile işletme zararı bedeli isteniyor diye biliyorum.
Haberin altındaki notta yetkililerin arayarak cezai işlem için plakayı istediklerini bildirmişler, eğer sadece trafik istedi ise bence yetmez, İstanbul Ulaşım A.Ş. nin bu görüntüleri delil kabul ederek araç sahibine işletme zararının tazmini için dava açması gerekir, o zaman aklı başına gelir, normal şartlarda bu tip durumlarda aksayan sefer sayısı üzerinden ortalama yolcu rakamı ile işletme zararı bedeli isteniyor diye biliyorum.
- Esat
- Pir-i Seyyâh
- Mesajlar: 18079
- Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37
Normalde araba cekmek icin müsait ama ayni zamandada yasak bir yer olursa hemen gelirler merak etme hele ki bir de yabanci plaka ise senden iyi kazmi bulunur.
Bu konu ile ilgili daha once onerim olmustu, hatta bu oneriyi sesli olarak kurumda da dile getirmistim ama sanirim yeterince sesli konusamadim, artik buradan dile getirelim. Benim fikrime göre tramvay makinistleri sadece tramvay hatti ile sinirli olmak uzere Fahri Trafik Müfettisi olmalidir, bu tip durumlarda aracin plakasini not alarak ve durumu kisaca not alarak, ya bas durakta kendileri ya da makinistin beyani ile bu müfettislik sifati verilen Tramvay Amiri trafik cezasini duzenlemelidir. Bu bir yöntem ve bence uygulanabilir suistimal ihtimali olmayan bir yöntem, su an tam emin olmamak ile birlikte araclara makinistin hareketlerini gorme imkani veren bir kamera sistemide takilmisti diye biliyorum, makinistin bas ustunden yolu da goren bir kamera bu sayede ispat sansiniz da var.
Daha gectigimiz gunlerde burada bir gazetede okudugum habere göre Viyana`da tramvay yolunda tramvay aracinin gecmesini engelleyecek sekilde arac birakmanin cezasi 300€ arti cekici, park bedelleri. Bizzat evimin önünde yasanan bir hadise de minibüsü cekmek icin itfaiye geldi ve adama cezalari yaza yaza bitiremediler
Bu konu ile ilgili daha once onerim olmustu, hatta bu oneriyi sesli olarak kurumda da dile getirmistim ama sanirim yeterince sesli konusamadim, artik buradan dile getirelim. Benim fikrime göre tramvay makinistleri sadece tramvay hatti ile sinirli olmak uzere Fahri Trafik Müfettisi olmalidir, bu tip durumlarda aracin plakasini not alarak ve durumu kisaca not alarak, ya bas durakta kendileri ya da makinistin beyani ile bu müfettislik sifati verilen Tramvay Amiri trafik cezasini duzenlemelidir. Bu bir yöntem ve bence uygulanabilir suistimal ihtimali olmayan bir yöntem, su an tam emin olmamak ile birlikte araclara makinistin hareketlerini gorme imkani veren bir kamera sistemide takilmisti diye biliyorum, makinistin bas ustunden yolu da goren bir kamera bu sayede ispat sansiniz da var.
Daha gectigimiz gunlerde burada bir gazetede okudugum habere göre Viyana`da tramvay yolunda tramvay aracinin gecmesini engelleyecek sekilde arac birakmanin cezasi 300€ arti cekici, park bedelleri. Bizzat evimin önünde yasanan bir hadise de minibüsü cekmek icin itfaiye geldi ve adama cezalari yaza yaza bitiremediler
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Korkma, o kaz ben değildim, ben restoranda oturup, seyrettim sadece (senn Kanaat'i bilir misin?).
Burada da arabanı ve seni yerler, bitirirler, pis baktın mı da dişini de çekerler, hiç ama hiç! Şaşıyorum, Türkiye o kadar konuda "korkulacak" bir ülke diye benimseniyor, ama adam gidip pat diye tramvayı durdurabiliyor. Sen bunu Avrupa veya Asya'da git de, bir başkasında dene, bak n'oluyor, kuş böcek falan.
B. Alabay
Burada da arabanı ve seni yerler, bitirirler, pis baktın mı da dişini de çekerler, hiç ama hiç! Şaşıyorum, Türkiye o kadar konuda "korkulacak" bir ülke diye benimseniyor, ama adam gidip pat diye tramvayı durdurabiliyor. Sen bunu Avrupa veya Asya'da git de, bir başkasında dene, bak n'oluyor, kuş böcek falan.
B. Alabay
-
- Sezonluk Yolcu
- Mesajlar: 156
- Kayıt: 05 Haz Cum, 2009 15:17
Kitle nakilde gıcık olduğum noktalar;
1)Biletini akbilini önceden hazırlamama.
2)Kalabalık araçta yerinden kalkmayıp tabi kalabalıktan inemeyip inecek var diye bağırma.
3)Bitmek bilmez yüksek sesle yapılan telefon konuşmaları.
4)Sadece bizim millette değil bu hastalık bazı turistleride görüyorum bazen bütün araca kahkaha ve konuşmalarını dinletiyorlar maşaallah.
5)Vatandaşın biri bir yere nasıl gideceğini sorar,güzelce izah ederseniz aktarma yapacak ya başlar belediyeyi tenkide.
6)İkaruslar'da içi dışına çıkarak giden vatandaşın Citaro'yu beğenmeyişi.
7)Bayanların fazlası ile kendilerine ayrıcalık beklemesi.Ya hep beni sıkışacağım.
8)Yaşlıların bizim zamanından muhabbetleri.
9)Metrobüs,tramvay ve metroda daha siz inmeden size çarparak geçenler,inenleri beklediğinizde arkadan ittirenler.
1)Biletini akbilini önceden hazırlamama.
2)Kalabalık araçta yerinden kalkmayıp tabi kalabalıktan inemeyip inecek var diye bağırma.
3)Bitmek bilmez yüksek sesle yapılan telefon konuşmaları.
4)Sadece bizim millette değil bu hastalık bazı turistleride görüyorum bazen bütün araca kahkaha ve konuşmalarını dinletiyorlar maşaallah.
5)Vatandaşın biri bir yere nasıl gideceğini sorar,güzelce izah ederseniz aktarma yapacak ya başlar belediyeyi tenkide.
6)İkaruslar'da içi dışına çıkarak giden vatandaşın Citaro'yu beğenmeyişi.
7)Bayanların fazlası ile kendilerine ayrıcalık beklemesi.Ya hep beni sıkışacağım.
8)Yaşlıların bizim zamanından muhabbetleri.
9)Metrobüs,tramvay ve metroda daha siz inmeden size çarparak geçenler,inenleri beklediğinizde arkadan ittirenler.