Bir kere binip notunu verdin yani, ben hiç binmedim Başar ama yine notunu verebiliyorum ahanda 0, yazı ile de SIFIR.

Bakalım bugünkü gazeteler ne yazıyor

:
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDak ... ID=1098164
http://www.haber7.com/haber/20090523/IE ... -cekti.php
Şimdi farzedelim ki ben biyolojik olarak düşünebilen bir hayvanım, evrimimi tamamladığım için bu düşüncelerimi dile de getirebiliyorum, sonra şu ifadeleri okuyup soru da sorabiliyorum, soralım bakalım: üst alıntılar Milliyet alt alıntılar Haber7 ye aittir, bu şekilde iki yayın organının yorum farkınıda görmüş olacağız.
Araçlarda yaşanan sorunları madde madde değerlendiren Öztürk, ilk olarak araçların yokuş çıkamamasına ilişkin iddiayı ele aldı. Öztürk teknik şartname çerçevesinde, araçların yüzde 2.5'lik eğimde 40, yüzde 12 eğimde ise 15 kilometre hızla ve tam yüklü olarak çıkması gerektiğini, çıktığını ve bu anlamda herhangi bir teknik sıkıntı yaşanmadığını kaydetti.
Phileas'ların, yüzde 2,5 eğimde saatte 40, yüzde 12 eğimde saatte 15 kilometre hıza ulaşabildiğini vurgulayan Öztürk, bu araçlarla Gümüşsuyu'ndaki yokuşta, içinde 250 kişi bulunurken deneme yapacaklarını bildirdi.
Peki neden meydana gelen arızaların çoğunluğu Haliç rampasında meydana geliyor? Neden araçlar Sefaköy güzergahında hiç kullanılmıyor? Yoksa bizim şu füze rampası dediğimiz hani dizel olduğu için hibritten çekişi daha güçlü olan otobüslerin bile zorlandığı Sefaköy rampasında? Ya da şu oldukça uzun mesafeli Avcılar rampasında? Hadi sizin dediğini Barbaros' ta yapılsın.
Araçlarda bulunan elektronik kılavuzlama sistemine ilişkin soru üzerine Öztürk, "Bu sistem şuanda bu araçların üzerinde çalışır şekilde var. Ancak bu sistemin çalışabilmesi için yol envanterinin düzenlenip nihai noktaya geldikten sonra manyetik takozların çakılması gerekiyor. İstanbul şartlarında elektronik kılavuzlama sistemi var olmasına rağmen şoförsüz çalıştırmayı düşünmüyoruz. Çünkü biz işletmeciyiz, şoför her halükarda aracın içerisinde olmalıdır bir takım nedenlerden dolayı. Sistem kullanılacak, şoför olsa da kullanılacak" dedi.
Öztürk, aracın hızı 70-80 kilometre iken ön tekerleklerinden birinin lastiğinin parçalanması veya patlaması halinde bile aracın hattan çıkmadığını, bu derece güvenli olduğunu vurguladı.
Çünkü biz işletmeciyiz!!! İlginç bir ifade, o zaman bu otobüsü sadece klavuzlu sistemi ile kullananlar işletmeci olmayacaklar? Mesela ben şimdi parayı bassam alsam bir tane sizin şu tercihli yolda klavuzu ile tek başına bırakıp kullanabilirmiyim? Bir tur be abi? He? Tabii ki şoför her halukarda aracın içinde olmalıdır, uçaklarında oto pilotu hatta otomatik iniş sistemi var ama pilotu da var? Peki madem şoföre ihtiyaç var bu aracın fiyatını arttıran bu ana özelliği neden satın aldınız? O zaman tramvaylar ile bir şey yarıştırırken 2-0 öne geçerdiniz 4 te 1 ine aldık derdiniz, olmaz mıydı?
Yoldan kesinlikle çıkmayacak! Ne kadar iddialı bir söz. 70 km hızı çok küçümsüyoruz bence, klavuzlama diyince yoksa araçları şu yerden klavuzlu otobüsler ile mi karıştırıyorsunuz?

Onlarda hüsrana uğradı biliyorsunuz, onlarda tramvaya rakipti ama olmadı işte, gelecekte bir gün belki olacak aynı Phileas gibi, ne diyor yapımcısı "bu yeni bir teknoloji henüz test aşamasında"
hibrit sistem ile normal dizel araç arasındaki fiyat farkı yalnızca hibrit olması nedeniyel 180 bin Euro'dur. Bu aracın dört kapı sağında, dört kapı da solunda var. Bunun getirdiği yük 100 bin Euro" diye konuştu.
Çünkü söylenmeyen, dikkate alınmayan bir şey var. Bu araç yüzde 20-40 yakıt tasarrufu sağlıyor. 3 solo otobüsün taşıdığı yolcu sayısını taşıyor. Sadece şoför nedeniyle İETT'nin tasarrufu ayda 30 milyar liradır'' yanıtını verdi.
1.5 milyon euro için gülünç bir açıklama, kapı başına 100 bin euro ise cevap beni tatmin eder

aksi takdirde sadece 280 bin eurocuk fark var demektir Capacityler ile. Hadi sizinkinin boyu da uzun 120 de onun için verdim etti 400, onu yuvarladım etti 500 bin eurocuk. Ama hala Capacityler Phileastan ucuz? Ha klavuzlama sistemi var doğru, ama diyorum ya. Mesela ben bir araba alırken kullanmayacağım özellikleri olan bir araba almam, siz alırmısınız?
Aslında Haber7 de yer alan ifade olayın özetidir. 3 solo otobüsün yolcusunu taşımak. Evet doğru işte bu yüzden Sizin metrobüsünüz yani Phileasını ancak otobüs ile kıyaslanabilir. İşte çelişkiniz sayın İETT Genel Müdürü. Hani tramvaydı karşılığı ama tramvay 250 kişi taşıyor? Hemde tek bir araç ile set olarak 500

Nasıl yapıcaz şimdi? Nerden kıvıralım, hadi ben kıvırma payı bırakayım dedim ya mesaj orada şoförden tasarruf.

Yani yine İnsan Kaynakları çalışması, insandan tasarruf
Öztürk, yolcu kapasitesine yönelik bir soruya da, şartname de asgari 200 kişi olarak belirtildiğini kaydederek, Avrupa normlarında metrekare başına 6 kişi düştüğünü, İstanbul şartlarında ise bunun metrekare başına 8 kişi olduğunu belirtti. Aracın kullanım alanı hesaplandığında aracın hiçbir sıkıntı çekilmeden 280 kişi alarak hareket edebileceğini ifade etti.
Teknik şartnameye göre aracın asgari yolcu taşıma kapasitesinin 200 kişi olduğunu, 280 yolcuya kadar sıkıntı olmadan çalışabildiğini kaydeden Öztürk, yolcu sayısının Avrupa normlarında metrekareye 6, İskandinav ülkelerinde 4, İstanbul'da ise 8 kişi olarak hesaplandığını anlattı.
Phileas' ın yetkilileri diyor ki: araç standart olarak %15 fazlasını taşır. Alles klar, ich verstehe. Aber, darf ich Sie was fragen?

Aber nein, es bringt nichts. Sie können ja nur Türkisch. O zaman şöyle söyleyelim : 185 + %15(27,75)=212,75, bunu da yuvarlarsak 213 kişi. Yani firma bu güvenlidir diyor, ama siz aylardır bu araçları bir 230 bir 250 diye bize sattınız, yoksa bu aracın adı metrobüsten tramvaya dönmeden öncemiydi?
Hadi bunu unuttuk, şu Avrupa normları, standartı kim belirliyor?

Yani 6 kişi denilmiş ya, evet bir zamanlar bu 6 kişiydi aslında tabii halen 6 kişi ama, bu birazda yorum ile alakalı değil mi? Toplu taşımacılığın bazı normlarıda konforlu bir yolculuk için 4 kişiyi öngörür, evet insani şartlarda yolculuğun kıstası metrekarede 4 kişi, bu İstanbul gibi kalabalık şehirler için 6 kabul edilebilmektedir, 8? Bilmiyorum, bu olsa olsa Hint ya da Asya standartı olabilir. İskandinav ülkelerinde 4 kişiymiş, neden ki orası soğuk? aslında daha kalabalık araçlar ile ısıtmadan tasarruf edilebilir, bak İskandinavlar bunu akıl edememiş. Ha ama bu yüzden herhalde yaşam kalitesinin daha yüksek olduğu ülkeler arasındalar, İstanbul 124 ncü sıraya çakıldı kaldı, metrekareye 8 kişi ile 130nculuğa oynarız seneye. Dedim ya aslında bu metrekare işi tamamen yoruma bağlıdır.
Phileas firmasından başka araç alınıp alınmayacağı yönündeki bir soruya da Öztürk, "Bana sorsanız bütün bunlara rağmen kaynaklarınız müsait olsa, ara hattınız müsait olsa ben yine alırım bu araçları" dedi.
Tabii ki, sonuçta parası cebinizden çıkmadı, ama keşke o cebinizden çıkıyormuş gibi içiniz sızlasa idi. Yıllarca kaldırım yap bozu, asfalt yap bozu derken verdiği paraların nereye gittiğini sormamaya alışmış biz garibanlar bunu da sormayacağız nasıl olsa. Umuyoruz ki bizler yanılır ve yalancı çıkar tüm bu sözlerimizi yani tükürdüğümüzü afiyetle yalarız. Ya da sizler araçların arka camına şöyle bir etiket yapıştırabilirmisiniz? "Fiziki ve Sinirsel Testleri İstanbul Halkı Üzerinde Gerçekleştirilmiştir"
Toplantının ardından metrobüs araçlarıyla ilgili herhangi bir sorun yaşanmadığını göstermek için basın mensuplarıyla Edirnekapı-Söğütlüçeşme arasında bir yolculuk gerçekleştirildi. Yolculuğun dönüşünde Edirnekapı durağında bir süre beklenmesi üzerine basın mensupları araçtan inince yaklaşık 8-9 aracın ardarda dizildiği ve en öndeki tartışmalı marka Phileas'a ait bir aracın arıza yaptığı bir manzarayla karşılaştı. Bir vatandaş 40 dakikadan beri durakta beklediklerini söyledi.
Bu çok normal, olabilir yani. Bir Capacity de yolda kalabilirdi, hatta içine binilmiş olan araçta kalabilirdi, aslında sadece talihsizlik ama ben bunu anlamlı bir talihsizlik olarak görüyorum. 40 dk lık bekleme ise abartılı, bunu daha önce açıklamıştım psikolojik olarak toplu taşıma araçlarında yolda kalan ya da durakta bekleyen insanlar bu süreyi abartırlar. 40 dk lık bir beklemeye inanmak istemiyorum.
Edirnekapı İETT Garajı'na dönüldükten sonra yeni bir açıklama yapan Öztürk ise, sorunun yanlış butona basılmasından kaynaklandığını dile getirdi.

Ehi, hangi buton bu. Phileas' ın şu testleri yapan ekibine söyleyelim de bir etikek yapıştırsın ya da o kadar para verdik yahu ters tarafa kapı yapan adam o butonun yerini de değiştirir. Yoksa bu buton "İnecek Var" butonu mu?

Şu anki verilere göre Phileaslar yolcu taşımaya uygun değil de hahahahaaha meğerse o butonlar başka işe yarıyormuş, daha mantıklı bir açıklama beklerdim.
Eh biliyorum biraz fazla Mr. Spock takılıyorum. Benim için her şey mantık ama dedim ya sanırım ben bir üst halkadayım. Fakat ciddi bir sorun var besin zincirinde bir üst halka da değilim, yani o zincirin en üstünde vatandaşın parası ile vatandaşa hizmet edenler var.
Aşağıdaki alıntılar Haber7 de yer almıştır, ve arıza ile ilgili durumları içermektedir, ve diğer yayın organında verilmeyen benim istediğime yakın makul ve mantıklı açıklamaları kısmen içermektedir.
Öztürk, kavisli yerlerde butona basılarak aracın yükseltildiğini, ancak yanlış butona basılması halinde aracın yere oturduğunu belirterek, şoförün paniğe düşmesi halinde aracın stop edeceğini kaydetti.
Öztürk, bir maç çıkışında insanların araca fazla yüklenmesinden dolayı ''şaft dağıtması'' durumu yaşandığını, başka bir aracın ise Haliç Köprüsü'nde şoför hatasından dolayı arızalandığını kaydetti.
Bu sabah iki ayrı metrobüste kapılarla ilgili yaşanan arızaların nedeninin sorulması üzerine de Öztürk, kapıların hareketinin optik sensörle sağlandığını, yakınında bir şey olması halinde kapının kapanmadığını ve buna bağlı olarak araçların çalışmadığını anlattı.
Gazetecilerle Edirnekapı Garajı'na gelerek turu tamamlayan Öztürk, durakta bir Phileas aracının, şoförün yanlış butona basmasından dolayı arıza yaptığını söyledi.
Öztürk, ''Yine yanlış butona basma meselesi. Bu bir kullanım hatasıdır. Hatanın giderilmesi en fazla 5 dakika sürdü'' dedi.
İyi de niye kaviste aracı yükseltiyor alçaltıyor, bence o daha çok şu buton olmasın? Modern pardon, yaşam kalitesi yüksek şehirlerde, yolculara insani şartları sağlayabilmek adına otobüsler duraklarda yan yatarlar, bunuda körük tabir ettiğimiz hava ile çalışan balon gibi aletler vasıtası ile yaparlar. İşte şu ikide bir sözünü ettiğiniz Avrupa normaları yani EN e göre, toplu taşımacılıkta kullanılan yüksek kapasiteli tekerlekli araçlar ve yük taşımacılığında kullanılan araçların taşıma sistemi makaslı değil körüklü olmak zorundadır, neden? Asfaltın ömrünü uzatmak, aracın ömrünü uzatmak, konforlu bir taşımacılık yapabilmek için. Veeee otobüslerdeki bu körükler bakım onarım esnasında içindeki hava azaltılarak aracın alçalıp yükselmesi sağlanabilmektedir, çok basit bir şekilde bir otobüs bakım atölyesinde buna şahit olabilirsiniz, bunun kavisle alakası ne? O zaman buradan ortaya şu sonuç çıkıyor "Araç İstanbul' a uygun değil" çünkü İstanbul' da düzgün yol yok
Şaft ve kapı arızları ise çok normal bunlar tüm araçlarda meydana gelebilecek sorunlar. Sensörler ile ilgili sorun ise şehrimizde ki yoğun yolculuk talebi ile alakalı, bu sensörler önceden tramvaylarda dahi iptal edilmişti, KTA ve Bombardierlerde aktif ama sanırım kullanılmıyor, tam emin değilim. Bu araçlarda da muhtemelen iptal edilerek sorun aşılacaktır çünkü yapacak başka bir şey yok.
Daha alıntı yapacağım bu biraz okunsun değineceğim şeyler var.