tr-HT.09 » "Gar"sız Hızlı Tren Hatları İnşa Etmek

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 20 Ara Sal, 2011 02:24

abi çok kötü önyargılısın yav. yeni bir bilgiy eulaştım. araştırıyorum. revize işler var. biraz ümitvar ol yahu.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18055
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 20 Ara Sal, 2011 02:27

Mehmet Kasım yazdı:abi çok kötü önyargılısın yav. yeni bir bilgiy eulaştım. araştırıyorum. revize işler var. biraz ümitvar ol yahu.
kızma be, şaka dedim ya :) tamam valla merakla bekliyorum, yanlız şunu belirteyim. Gar konusu ciddi, yani bu tünelle, cartla curtla olacak iş değil. Bunun farkına varın lütfen, ülkenin kentin geleceği inşa ediliyorsa gelecek inşa edilsin, yarın için değil. Bu konuda yapılacağı söylenen şeyler saçma sapan işler.

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 20 Ara Sal, 2011 02:32

büyük bir gar beklemiyorum tabi. ama sirkecide hiç yht durmaması sözkonusu idi. şimdi yepyeni bir şey sözkonusu. ek bir tünel ek bir peron sözkonusu. bu bile bir aşamadır.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18055
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 20 Ara Sal, 2011 13:06

Bir de Başar verdiğin örnek üzerinden gideceğim. Berlin 6 milyon nüfusu var demişsin, nüfus kıyası ile bakarsak bizimde bu büyüklükte garlara ihtiyacımız var ama bizdeki tren yolculuğu talebine bakarsak belki de bugün için bu kadar büyük garlara ihtiyacımız yok. Ama Mehmet'in sitesinde bir haber vardı sanırım Ankara-Eskişehir için yolculuğun %70 i trenle yapılır hale gelmiş!!! İşte bunu dahi göremiyorsak ben ne diyeyim. Talep var, bugüne kadar insanların trene binmemesi hattın konfor eksikliği ve dolayısı ile hız sorunu idi, bugün hatlarımızı yenilesek YHT ye de gerek kalmadan zaten otobüsten hızlı yolculuk edilecek. Bu durumda yaşanacak yolcu patlamaları en azından nüfusu 6 milyon üzeri ve tren hattı üzerindeki kentlerde Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyükşehirlerde böylesi garların inşaasını gerektiriyor. Peki kaçırdığımız detay nedir?

Biz hala olursa bir Merkez Gar ya da Baş Gar olur gerisi yalan olur zihniyetindeyiz. Senin Berlin' inde kaç tane büyük Gar var? :) aşağıdaki resimde Berlin südkreuz garı diye bir yer var, bu merkez garın eski hali değil sanırım başka bir gar.
Resim

En az merkez gar kadar büyük, kentin içi dışı bilemem artık.

Daha küçülteyim örneği 2 milyonluk Wien, Merkez Gar inşaatı devam ediyor, eski Güney gar (bir baş ve geçiş garıydı) yıkıldı yerine merkez gar inşa ediliyor. 12 yol 5 peron ile inşa ediliyor, hemen yanında doğu garı (baş gar) yer alıyor, şimdi hatırlamıyorum tam ama orada da 6 ya da 7 yol vardı herhalde. Kuzey garı, bu gar bir geçiş garı ama burada da bazı bölgesel ve şehirlerarası trenler duruyor, 2 peron 5 yol. Batı garıda bir baş gar ve 12 yol ve 6 perona sahip. Franz Josef garı bir baş gar, uzun süredir gitmedim ama 6 yol vardı diye hatırlıyorum. Meidling, şu an yıkılan güney garı yerine çalışan bir geçiş garı, resimlerini yayınlamıştım Viyana başlığında 8 yolcu galiba, her ne ise. Başar bu peron olayında bahnsteig i anlatmaya girmeyeceğim şimdi, kafa karıştırır.

Geleyim sadede. 6 milyonluk ve 2 milyonluk 2 şehir, Zürich e girmedim bile bak :) aklımızı kaçırabiliriz. İkisininde tren trafiği büyük, biz 15 milyonluk bir şehirde aynı trafiğe talibiz, bunu yapacağız diyoruz ama 50 ile 100 yıl arasında bir süre önce yapılması gerekenleri yaparak çözüm üretmeye çalışıyoruz. Bu kıyas olayına karşıyım bayağıdır yapmıyordum biliyorsunuz hatta Başar' a da sürekli kızıyorum yapma diye, ama gerekti işte. Çözüme gidiyoruz diye çözümsüzlüğe gitmeyelim derdim bu, Avrupa-Asya koridoru olacağız :) tünel ve köprüden tren geçirmek yetmiyor arkadaşlar, sadece alışveriş merkezleri içeren güdük garlar yapmak ile de olmuyor, trafiği düşünerek yapmak gerekir. Ama biz hala yok yük treni gece geçecek, banliyö 10 dk. da bir çalışacak, yht 1 saatten aşağı gelmez diyerek oyun oynuyoruz.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18055
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 20 Ara Sal, 2011 13:41

Bir de şu var, 1924 yılında İstanbul için düşünülmüş bir merkez gar eskizi. Tabii ki bu bir mimarın kent için olması gerektiğine inandığı bir gar için yaptığı çalışma, yani resmiyet kazanmamış bir iş ama işte bir mimar bu gereği görüyorda kenti yönetenler bir türlü görememişler.

Resim
Sedat Hakkı Eldem, 1924.

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 20 Ara Sal, 2011 15:38

BU ESKİZ ÇALIŞMASI SİRKECİ İÇİN Mİ YAPILMIŞ.

pardon caps açık kalmış :)

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5553
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 20 Ara Sal, 2011 16:16

Sedat Hakkı Eldem Almanca mı biliyordu? Almanca bir yazı var, ama ilk harfi yanlış, o yüzden şimdi bayağı merak ettim. Biraz bakmıştım, o tarihte mimarlık tahsilatı daha bitmemişti. Ama şu muhteşem fikre bak. Afferim! Bak, bir Türk olarak sabahtan akşama kadar Türklere kızıp, lâf atıyorum bu teknik konularda. Bizde pantolonda kıç yok (Alman tabiri). Ama çok sağolasın, Esat, bu resimle biraz namusumuzu düzelttin (benden hiç böyle lâf bekler miydin? Ben beklemezdim, ama tam yeri). İşte gar dediğin budur! Adam çakmış. benim dedem de mimardı, galiba istasyonlar ve garlar da yaptı, ama tam emin değilim. Aslında halama sormalı; hastane yaptığını biliyorum. O da o zamanın mimarı, 30'larda başladı.

Gelelim Berlin'e. Kentin nüfusu 3,5 milyon, 6 milyon değil; etrafıyla 6 milyon (dur, resmî sayıya bir bakayım … he, doğru, 6 milyon metropol alanı, ama o alanda kaç başka şehir de var, ohoo).

O senin gösterdiğin Südkreuz istasyonunu görünce, ağzımdan gülmekten zencefil suyum ekrana sıçradı be :-) O külüstür bir banliyö istasyonu, haha :-) İsmi Güney Çarmıhı, yani Güney Dörtyol gibi bir isim. Batıda, güneyde ve doğuda böyle bir “çarmıh istasyonu” var, kuzeyde de büyük bir istasyon var, ama ismi başka (Gesundbrunnen), ve evet, hepsi gar niteliğinde. İşte bahsi geçen kategori sisteminde bunlar da geçiyor. Evet, kategori sistemi sadece Almanya için servis/saat/boyut sistemi, ama fikir vermesi için önemli. Kocaman bir Başgar var (artık Anagar mı diyelim, tam isim kargaşası oldu). Yanısıra, trenin ve hızlı trenin (ve çoooh hızlı trenin de) durduğu bir kaç gar daha var. Spandau garı. Doğu garı (Ostbahnhof). Hayvanat Bahçesi (Zoologischer Garten) son zamanlarda pas geçiliyordu, bak, orası da yine durak olacak. Berlin'in tabiîki bir kaç garı var. Ama yeni bir başgar yaptılar. Çok eskiden bilmem kaç tane Haydarpaşa duruyordu Berlin'de yahu! Hepsi harpte bombalandı, yıkıldı … Anhalter garı, Leipziger garı, Hamburger garı … her istikametten gelen trenlerin bir kafa başgarı vardı. İşte Stuttgart, Leipzig, Frankfurt, Hamburg gibi kentlerde olduğu gibi. Aynı haydarpaşa ve Sirkeci tipi. Problem – bunlara giriyorsun, duruyorsun, devam edemezsin, arkadan yeni lokomotifle dışarı çıkılıyordu. Bugünün çiftkalalı trenleriyle tabiîki sivri giriş de yapılır, girersin, sonra ters istikametten de devam edersin. Ama bunlar transit garlar değiller. O yüzden de zaten bu yeni gar geldi. Berlin'in en paçavra banliyö istasyoncuğu bile her adamakıllı Türkü, bilhassa İstanbulluyu fena kızartmalı. İstanbul'un eski iki garı var. En az biri Alman malı, ötekisini bilmiyorum. İzmir? Var, iki tane. Ankara? Var. Türk malı mı, Alman malı mı, bilmiyorum. Eskişehir? bence en şahane garların bir tanesi. Konya? Tam hatırlamıyorum, sanki vardı. O kadar. En uç doğuya uğradığım yerler Malatya ve Adıyaman idiler, ya ikisinde, ya birinde gar vardı, ama onlar basit garcıktı. Burdur hele hele hiç gar değil. Tren istasyonu, o kadar.

İsviçre … 300.000 nüfusluk Basel kentinde iki kocaman gar var. Özelliği, biri İsviçre'ye ait, ötekisi Almanya'ya :-) Burada hemen herkes öyle patrikhane falan diye heyecanlanmıyor. Düşün, Sirkeci Yunanistan garı … aynen öyle :-) Basel Badischer Bahnhof Almanya'nın malı ve (konsolosluk gibi) “toprağı” … tarihî nedenini bilmiyorum. Zürih'i de bilmiyorum şimdi, eskiden yakınlarında oturduğum hâlde, kaç kez de gittiğim hâlde. Zaten Viyana kadar heyecanlı bir kent, daha küçük olsa da.

Aynen dediğin gibi … şu an talebi yok olabilir. E tabi yok, nasıl olsun? DSL talebi ne zamandan beri var? LTE talebi var mı Türkiye'de? Hohoo, LTE nedir, bilmez bile kimse, o ışınla DSL. Meselâ … tanınmayana talep yoktur. Bilirsin(iz belki), DSL içın en fazla 4 km kablo hat kullanılabilir, ötesi pek olmaz. 4 veya 8, kısa bir hat yani. Buranın kırsal bölgelerinde, sanayi bile olsa, DSL yetişmiyor. O yüzden hükümet LTE götürmeye hazırlanıyor. Altyapı işte. Geçenlerde altyapi dedim, Mehmet hemen çay simiti çağrıştırdı. Altyapı biraz farklıdır :-)

Şu an tanınmayan tren kültürü, münübüss ve dolmuşşşmuşşş Afrika kültürüne takılmış kalmış bizim halk tarafından elbet istenemez. Tanınmıyor çünkü. Bu 1920, 1930 belki bazı kesimler için farklıydı. Ama sonra kömünüst işi oldu. Bak, Kim Jong İl höp diye geçen cumartesi nerede öldü? Aslan gibi trende :-) Leeen, taşdevri stalinist guzzeyy Kore'de bile tren var, metro var, troleybüs var (başka bi boh da yoh). Şimdi AB batımızda, Çin doğumuzda, Rusya kuzeyimizde. Her üçü acaip bir şekilde altyapı dahisi, bazıleri tarihî şekilde, bazıleri yeni yeni. Her yer demi ağlarla sapasağlam. Biz ortada kalıp, batılaşmış (bu hata değil), komünist olmamış (bu da hata değil), Asya kökenli (bu da hata değil) bir ülke kurup, sahip çıkmışız. E? Bak, hepsi hata değil dedim, ama gerisi? Başından sonuna kadar hata! Hele hele şu 50'lerde başlayan, simini unuttuğum Amerikan otomobil hayranı, heh buldum, Marshall plânı. Yuh! Almanya için evet, Almanya Afganistan'dan beter bombalanıp yok olmuş bir hiçti o zamanlar. Ama Türkiye?

Bizde problem zihniyette. Hemen herşey siyasete döner ya, halbuki, tellâk değişti, hamam aynı meselesi. Osmanlı mı, Cumhuriyet mi, asker mi, sivil mi, laik mi, dindar mı, sağ mı, sol mu, üniterci mi, eyaletçi mi … hiç biri fark etmedi şimdiye dek. Solcu bile komünist işini beceremedi bizde, maşaallah :-) Mentalite bu. Nedenini bilmiyorum. Yak bi cigara, ye bi köfte, iç bi çay, çak bi tokat, bak len hatuna … erkek dünyası. problem bundan ibaret. Psikolojik bir olay. Benyaptımcılık ve kısa devir ile kısa ömür bakışı. Esat şakşakçılık der hep. Belki siyasetten bütün erkekleri kovacaksın, mimarlık ve mühendislikten de, erkekler hepsi aşçı ve çiftçi olacak, kadınlara Türkiye Cumhuriyet'ini emanet edeceksin, 10–20 sene bekleyeceksin, AB Türkiye'nin kapısını çalacak, acep biz size üye olabilirik? diye.

Evet, arkada bir sabitplâk format meselesi vardı, fazla vaktim oldu o yüzden, bunları yazdım, hehe :lol:

Hadi, şimdi pas yine Esat'a (pardon, basketbolcuyum, futboldan anlamam).

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 20 Ara Sal, 2011 16:27

al sana gar başar abi (alsana gar gibi oldu :))

bi araba laf ettin be :)

ihalesi yapıldı. süreç devam ediyordu. bunu yaparsak gözüne girebilecekmiyik?

Resim
Sedat Hakkı Eldem Almanca mı biliyordu? Almanca bir yazı var, ama ilk harfi yanlış, o yüzden şimdi bayağı merak ettim. Biraz bakmıştım, o tarihte mimarlık tahsilatı daha bitmemişti. Ama şu muhteşem fikre bak. Afferim! Bak, bir Türk olarak sabahtan akşama kadar Türklere kızıp, lâf atıyorum bu teknik konularda. Bizde pantolonda kıç yok (Alman tabiri). Ama çok sağolasın, Esat, bu resimle biraz namusumuzu düzelttin (benden hiç böyle lâf bekler miydin? Ben beklemezdim, ama tam yeri). İşte gar dediğin budur! Adam çakmış. benim dedem de mimardı, galiba istasyonlar ve garlar da yaptı, ama tam emin değilim. Aslında halama sormalı; hastane yaptığını biliyorum. O da o zamanın mimarı, 30'larda başladı.
vay be bi adam gar planlamış, düşünmüş, çiziktirmiş diye başar abinin ne kadar hoşuna gitti :)

Ama bunlar transit garlar değiller. O yüzden de zaten bu yeni gar geldi. Berlin'in en paçavra banliyö istasyoncuğu bile her adamakıllı Türkü, bilhassa İstanbulluyu fena kızartmalı. İstanbul'un eski iki garı var. En az biri Alman malı, ötekisini bilmiyorum. İzmir? Var, iki tane. Ankara? Var. Türk malı mı, Alman malı mı, bilmiyorum. Eskişehir? bence en şahane garların bir tanesi.
eskişehiri bu kadar beğenmenin sebebi nedir? önünde bir tram durağı bile yok.
Konya? Tam hatırlamıyorum, sanki vardı. O kadar. En uç doğuya uğradığım yerler Malatya ve Adıyaman idiler, ya ikisinde, ya birinde gar vardı, ama onlar basit garcıktı. Burdur hele hele hiç gar değil. Tren istasyonu, o kadar.


konya yetersiz geliyormuş şimdi. bizde garlar yok abi. otogar var :=)
Altyapı işte. Geçenlerde altyapi dedim, Mehmet hemen çay simiti çağrıştırdı. Altyapı biraz farklıdır

arada laf soktun. ne altyapısı ne çayı? anlamadım bu muhabbeti. hatırlamadım.
Şu an tanınmayan tren kültürü, münübüss ve dolmuşşşmuşşş Afrika kültürüne takılmış kalmış bizim halk tarafından elbet istenemez. Tanınmıyor çünkü.
evet. istanbulda 9 milyon insan trene binemiyor. avrupa yakası trenden mahrum.
Bu 1920, 1930 belki bazı kesimler için farklıydı. Ama sonra kömünüst işi oldu. Bak, Kim Jong İl höp diye geçen cumartesi nerede öldü? Aslan gibi trende Leeen, taşdevri stalinist guzzeyy Kore'de bile tren var, metro var, troleybüs var (başka bi boh da yoh). Şimdi AB batımızda, Çin doğumuzda, Rusya kuzeyimizde. Her üçü acaip bir şekilde altyapı dahisi, bazıleri tarihî şekilde, bazıleri yeni yeni. Her yer demi ağlarla sapasağlam.
güzel tespit. bizde selanikten medineye kadar demiryolu çekmişiz. naber?
Biz ortada kalıp, batılaşmış (bu hata değil),
batılılaşamamış ki? gardırobumuz batılılaşmış sadece. bu da batılılaşıyoruz diye bizi kandıranların haltı. kafamız hala doğulu. gardırop batılı olsa ne olur. bu ülkede batılılaşma hareketi hiç olmadı. hep gardıroba çalışıldı.
komünist olmamış (bu da hata değil), Asya kökenli (bu da hata değil) bir ülke kurup, sahip çıkmışız. E? Bak, hepsi hata değil dedim, ama gerisi?
wall streeti işgal et abi :) hadi okapay. occupy miydi yaa
Başından sonuna kadar hata! Hele hele şu 50'lerde başlayan, simini unuttuğum Amerikan otomobil hayranı, heh buldum, Marshall plânı. Yuh! Almanya için evet, Almanya Afganistan'dan beter bombalanıp yok olmuş bir hiçti o zamanlar. Ama Türkiye?
o devirler bitti Allahtan. dalga kıyıya vurdu. marşal süreci bitti. yepyeni bir dünya kuruluyor şimdi.


Bizde problem zihniyette. Hemen herşey siyasete döner ya, halbuki, tellâk değişti, hamam aynı meselesi. Osmanlı mı, Cumhuriyet mi, asker mi, sivil mi, laik mi, dindar mı, sağ mı, sol mu, üniterci mi, eyaletçi mi … hiç biri fark etmedi şimdiye dek. Solcu bile komünist işini beceremedi bizde, maşaallah Mentalite bu.
çünkü bu zihniyetlerin hepsi aynı eğitim sisteminin ürünü. her sabah okula gider. tek sıra olur. rahat hazır ol denir. dikkat denir. marş söylenir. rap rap sınıflara gidilir. asker gibi yetişir. bundan bi halt bekleme. boşa. bi cacık çıkmaz.
Nedenini bilmiyorum. Yak bi cigara, ye bi köfte, iç bi çay, çak bi tokat, bak len hatuna … erkek dünyası. problem bundan ibaret. Psikolojik bir olay. Benyaptımcılık ve kısa devir ile kısa ömür bakışı. Esat şakşakçılık der hep. Belki siyasetten bütün erkekleri kovacaksın, mimarlık ve mühendislikten de, erkekler hepsi aşçı ve çiftçi olacak, kadınlara Türkiye Cumhuriyet'ini emanet edeceksin, 10–20 sene bekleyeceksin, AB Türkiye'nin kapısını çalacak, acep biz size üye olabilirik? diye.
kadınlar çiçektir :)

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5553
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 20 Ara Sal, 2011 17:29

Memed, len o Saloniki–Madinat hattını kim çekti? Biz mi? Almanlar mı? :wink:

Hayır, o “garla” hiçbir şey kazanılmaz. Neden? Bak, misalen, sana Frankfurt Havalimanı Gar'ını göstereyim de, anla (ayrıca çok benziyor). Alaman gategorih öççç.

http://en.wikipedia.org/wiki/Frankfurt_ ... ce_station

Hee, çoh hızzlü tren de duruyo. Ama? len, GAR mı bu be? :evil:

Esat, sigortam atçak valla, şunlarla bir Viyana–Berlin–Paris turu atsak ya, ama parasını kim ödiicek? İBB? :lol:

btgn
Yıllık Paso
Mesajlar: 425
Kayıt: 08 Tem Prş, 2010 17:34

Mesaj gönderen btgn » 20 Ara Sal, 2011 20:58

Zürih'i de bilmiyorum şimdi, eskiden yakınlarında oturduğum hâlde, kaç kez de gittiğim hâlde. Zaten Viyana kadar heyecanlı bir kent, daha küçük olsa da.
Zürih Garı'ndan da ben bahsedeyim biraz.

İlk defa hava limanından indikten sonra trenle gara gitmiştim. Önce hava limanı istasyonundan bahsetmem gerekirse, hava limanının altı tren istasyonu İzmir'deki gibi üst geçitle filan geçmiyorsunuz direk -1. kat istasyon. İstasyondan hem banliyö trenleri ()S1, S2, .....S??) hem de ana hat trenleri geçiyor. Ana gara hiç gitmeden hava limanından Lozan, Basel, St. Gallen gibi şehirlere gitmek mümkün. Hatta yanılmıyorsam Zürih - Viyana trenleri de hava limanında duruyor. Hava limanı - ana gar arası 10dk civarı sürüyor.

Ana gar tam şehrin merkezinde bulunuyor ve gardan şehrin her hangi bir yerine ulaşmak çok kolay. Garın önünde büyük bir tramvay istasyonu var ve bir çok hat bu istasyondan geçiyor.

Gara ilk girdiğimde gözlerime inanamadım, ilk defa bu kadar büyük ve kalabalık bir gar görmüştüm. Sürekli trenler gelip gidiyor , her yer insan. Gar komleksinin iç kısmı alışveriş merkezi gibi. ortada çok büyük bir fuaye alanı var etrafta mağazalar filan. yanlış hatırlamıyorsam yer altında 2 kat var, 3. varsa da hatırlamıyorum. Hatırladığım kadarıyla garda 50 - 55 tane peron var ve hepsi sürekli hareketli. Bahsettiğim şehir sadece 300.000 nüfuslu bir yer. İstanbul'un ilçeleri bile daha büyük!

İnternetten öğrendiğim kadarıyla gardan günde 2900 üzeri tren hareket ediyormuş ve günlük kullanan yolcu sayısı 350.000 civarıymış. 2900 üzeri tren hareket etmesi dehşet bir sayı. Tüm Türkiye'de yılda 2900 yolcu treni hareket ediyor mudur? Çok kaba bir hesap yaparsak Zürih'ten günde 2900 tren hareket etmesi 15 mil. nüfuslu İstanbul'dan günde 145.000 tren hareket etmesi demektir.

Bu başlık altında garları tartışıyoruz ama adam gibi demir yolumuz yok ki adam gibi garımız olsun. İsviçre'de en ücra dağ kasabalarına bile demir yolu var ve günde onlarca tren çalışıyor. Buna karşılık biz elimizde olan demir yolunu bile adam gibi işletemiyoruz. (Örn. Isparta ve Burdur'a tren yok !!!) Türkiye'de trenler zarar ediyor gerekçesiyle kaldırılırken İsviçre'de benim gördüğüm, bindiğim tüm trenler en fazla %40 - %50 doluydu.

Özetlemem gerekirse Avrupa'daki kadar büyük garlara şu an için ihtiyacımız yok ama demir yolundaki bu geri kalmışlığımızı bir an önce sona erdirmeliyiz. En basitinden Ankara - İzmir gibi iki şehir arasında günde sadece 2 tren çalışıyorsa , ülkenin gelişmişliğinden bahsedilemez.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5553
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 20 Ara Sal, 2011 22:38

Vay be :-)

Şunu da ekleyeyim: En modern telefon şebekeleri nerede? Afrika'da. Neden? Çok geç başlandığı için. Almanya ve ABD en eski telefon şebekelerine sahip, ama ona göre de zor yenileniyor. Almanya'nın en modern telefon şebekeleri doğuda, neden? 1991'de birleştikten sonra en batmış ve geri kalmış orasında en yenisini yaptılar (Saksonya'da).

Yani (ergo), maden şimdi sıfırdan başlanacaksa (ki aşağı yukarı öyle), o zaman baştan adam akıllı bir ağ, garlar ve istasyonlar yapılmalı. Ki, 20 ile 50 sene sonra yine problem yaşanmasın. 20 ile 50 sene ne ki demeyin, ben müzik topluluğumu 27 sene evvel kurdum :roll:

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18055
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 21 Ara Çrş, 2011 01:23

btgn güzel yazmışsın ve haklısında, bir de btgn dışında hitap edebileceğimiz bir isim varmı bilemiyoruz :) Zürih ile ilgili izlenimini çok güzel aktarmışsın ben gözle görmedim ama demiryolu severler için mükemmel diyorlar.

Diğer taraftan zaten bizim sorunumu senin son paragrafında gizli, biz şimdi için yapılsın demiyoruz ki? Önümüzdeki 10 yılda ihtiyacımız olmayacak belki, peki gerçekten bu 2023 hedefi tutturulur ise? Dört yana demiryolu bir sürü yht ama ortada adam akıllı tasarlanmış bir mimari yok, ortada doğru kurgulanmış bir yolcu ve araç sirkülasyonu yok. Ray kapasitesi yetersiz. Eeeee, 10 sene sonra aaa yanlış yapmışız diye düşünmeye başlarsak zaten inşaata başlamamız bir 10 sene bitmesi 10 etti 30 :) Yine bu mantalite ile 2040 da yapacağımız bir garın kapasitesi de en fazla 20 yıllık olur, yine patlar. Eleştirim sana değil yanlış anlama sakın ama biz buna bende dahilimdir genel olarak böyleyiz :)

Günde 2900 tren diyorsun, buna banliyöler ve metrosu falan da dahildir o yüzden rakam o kadar çok yüksek olabilir, metro olmasa da banliyö kesin dahildir. Eh bizde bu rakamları hedefliyoruz ama bu hedefimiz kısa vadede peki 50-70-90 yıl sonra? Yani sürekli birşeyleri yapıp yıkacakmıyız? Amannn bunun süresi geçti yıkalım yenisini yapalım. Bu yukarıda bahsettiğimiz garlarda da bu hatalar yapılmış olanlar var, yani örnekleme yaparken bakın onlar ne akıllı demiyorum. Viyana' da bahsettiğim güney garı kaç sefer yenilenmiş, savaştan sonra yeniden yapılmış ama şimdiki sistemi akıl edememişler, ya da paraları yokmuş bilmiyorum ama anca dank etti. Bugün Avrupa' da pek çok kentte zamanında yapılmış garların kapasitelerinde sorunlar yaşanıyor, kent içi geçişler sorunlu, tünel yolları yapmak için 2010 a gelmek gerekti, şimdi bu çözümler üretiliyor. İşte ben buradan yola çıkarak şunu demek istiyorum "bakın bu adamlar 100 yıl önce başladı, 50 yıl önce sistemini yeniden düzenledi (2.savaş nedeni ile) ama şimdi yine zora girdiler. Biz üzgünüm ama nerede ise 60 yıl kadar uyuduk demiryolu konusunda, şimdi uyandık o kadar sene önce kaldığımız yerden devam ediyoruz ray yapmaya ama örneklerin yaptığı hataların daha da kötülerini yaparak :) ya gözümüzün önünde işte bazen imrendiğimiz bazen övdüğümüz evropa kentlerinin çoğu bu sıkıntıları yaşıyor, bizde bunları yaşama ihtimalimiz gözümüzün içine sokulmuşken kendimizi bile bile o dara sokuyoruz.

Ben ülkemin parası olmadığına inanmıyorum, teknik olarakta bir sıkıntı yok bana göre, yani araç gereç olsun iş gücü olsun, projeni doğru yaptıktan sonra mimarında var her şeyin var, sorun iş disiplini ve ileri görüşlülükten kaynaklanıyor.

Cevapla

“Hızlı Tren Haberleri” sayfasına dön