yyn-D.20 » Ecdad' a Teşekkür [Makale]

Kilitli
Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18060
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

yyn-D.20 » Ecdad' a Teşekkür [Makale]

Mesaj gönderen Esat » 22 May Prş, 2008 10:24

Bu makale yazarın izni ile alıntılanmıştır.

Mehmet ÇAKIL
Tramvay Hat Bakım Vardiya Amiri
cakil@istanbul-ulasim.com.tr


Teknoloji talebi bir merdivenin ilk basamağına ilk adımı atmak gibidir. Bu adım üst katlara çıkmanın da başlangıcıdır. Bu yazı bu ilk basamağa ayağını koyan sevgili ecdadımıza teşekkür etmeyi, geçmişi ile bağlantımızı sıkı tutma ve geçmişinden ilham alarak geleceğimize ışık tutmayı amaçlamaktır.

Osmanlı imparatorluğunun demiryolu çalışmaları 1856 yılları ile başlar. Birkaç yıl içinde kilometrelerce yapılan raylı sistemler faaliyete geçmiştir. Bunun yanında, bazı tarihi değer içeren projelerde mevcuttur. Bunlardan bir tanesi de dünyanın 3. Metrosu olarak kabul edilen “ Tünel” çalışmasıdır.
1863 yılında hizmete giren Londra raylı sistemi, buhar gücü ile çalışan metropolitan line sisteminden kısa bir zaman sonra, 1867’de mühendislik çalışmalarına başlanan İstanbul’daki tünel çalışmasını 17 Ocak 1875’te hizmete girmişti. Sultan Abdülaziz Han’ın son yıllarında çalışmaya başlayan bu sistem, Londra ve New York’tan sonra dünyanın üçüncü metrosu olmuştu. Karaköy ile Beyoğlunu birbirine bağlayan bu –vesaitiyi nakliyeye- Türkçe’de “Yer altı treni” denilmişti.

Osmanlı topraklarına trenler yayılmaya başlamıştı. 1876'dan 1909'a kadar tam 33 yıl Osmanlı Padişahı olan Sultan II. Abdülhamid hatıralarında şunları ifade ediyor; "Bütün kuvvetimle Anadolu Demiryollarının inşasına hız verdim. Bu yolun gayesi Mezopotamya ve Bağdat'ı, Anadolu'ya bağlamak, İran Körfezine kadar ulaşmaktır. Alman yardımı sayesinde bu başarılmıştır. Eskiden tarlalarda çürüyen hububat şimdi iyi sürüm bulmaktadır, madenlerimiz dünya piyasasına arz edilmektedir. Anadolu için iyi bir istikbal hazırlanmıştır. İmparatorluğumuz dahilindeki demiryollarının inşaatı mevzuunda büyük devletler arasındaki rekabet çok garip ve şüphe davet edicidir. Her ne kadar büyük devletler itiraf etmek istemiyorlarsa da bu demiryollarının ehemmiyeti yalnızca iktisadi değil, ayni zamanda siyasidir."
Osmanlı ve İslâm dünyasının birlik idealine bağlılığını, dinamizmini ve yenileşme iradesini ortaya koyan etkileyici bir proje, yirminci yüzyılın başında yürürlüğe konulmuş, 8 yılda tamamlanarak gözler önüne serilmiştir. Anadolu ve Bağdat demiryollarının tasarı ve yapım aşamasında olduğu ve Alman firmalarına ihale edildiği dönemde, Hamidiye Hicaz Demiryolu, hassasiyetinden ötürü yabancı firmalara ihale edilmemiş, dışarıya borçlanılmadan finanse edilmiş, mühendisten işçiye kadar bütün yapım ve yürütme elemanları, başlangıçtaki istisnalar dışında, Türk ve Müslüman unsurlardan teşkil edilmiştir.

Yabancılar başlangıçta projeyi alayla karşılamış, hafife almışlar; gerçekleşme safhaları ortaya çıktıkça, küçümseme yerini kızgınlığa bırakmış, engelleme yolları araştırılmıştır. Osmanlı ülkesinde de böylesine büyük bir inşaat ve imâlatın yalnız yerli para, kadro ve malzeme ile başarılabileceğine inanan pek yoktu. Şam’daki İngiliz konsolosu, böyle bir tasavvurdan haberdar olduğunu, ancak ülkenin malî durumu karşısında inanılmaz bulduğu için rapor etmeyi fuzulî saydığını belirtmiştir.

İslâm dünyasına yapılan çağrıdan sömürgeci devletleri endişelendirecek bir yankı gelmiştir. Dışarıdan gelen yardımlar, bütçenin küçük bir nispetindedir, ama sembolik değeri vardır. Hicaz Demiryolu inşaatı, Osmanlı tarihinde her safhası kamuoyuna haftalık resmî tebliğlerle açıklanarak yürütülmüş, hiçbir yolsuzluk bulaşığı olmayan bir uygulamadır. Toplanan bağışlar santimine kadar açıklanmış, yapılan harcamalar ilân edilmiştir. Demiryolu Medine’ye yaklaşmışken,çalışmanın hızı Rusların Sibirya demiryolunda ulaştıkları hızı aşmış. Konunun uzmanları, “Dünya tarihinde ilk biletini satmadan önce masrafını karşılamış ilk demiryolu örneği” olarak nitelemişler Osmanlı idarecilerinin, en önce Padişah olmak üzere bağışları ve Osmanlı halkının yardımı dışında, başta Hind ve Mısır Müslümanları olmak üzere Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Çin, Singapur, Hollanda, Güney Afrika, Ümid Burnu, Cava, Sudan, Pretorya, Bosna Hersek, Üsküp, Filibe, Köstence, Kıbrıs, Viyana, İngiltere, Almanya ve Amerika’daki Müslümanlar; Fas Emiri, İran Şahı ve Buhara Emiri değişen miktarlarda katkıda bulunmuşlardır. Böylece hiçbir dış borçlanmaya başvurulmadan hattın yapımı gerçekleştirilebilmiştir. Yapıma 1 Eylül 1900’de başlanmış, 1 Eylül 1908’de Medine’ye ulaşılmıştır. Demiryolu hattı, telgraf, elektrik gibi modern imkânları bölgeye yaymıştır.

Osmanlı imparatorluğunda karayollarının yanında demiryollarına verdiği önem, Adana'dan geçen Bağdat demiryoluna, Mersin limanını bağlama çalışmaları 1883 yıllarında başlamıştı. Demiryolu yapımı aracılığıyla bağlantılar, kervan ticaretinden farklı bir ulaşım türüne geçen ve ona göre depolama veya aktarma yöntemleri gerektirecek bir sisteme kaymıştır. 67 km uzunluğundaki demiryolu 1886 yılında açılmıştır. Aynı tarihlerde istasyon, rıhtım ve istasyon ile Mersin'de bulunan bazı fabrikalar arasında bağlantı hatları da kurulmuştu.

"İzmir'den Aydın'a Osmanlı Demiryolu"
İzmir-Aydın demiryolu 1856'da imzalanan sözleşme 1857'de temeli atılmış, demiryolunun başlangıcında yer alan Alsancak Garı, 1858'de hizmete açılmıştı.

1856 - 1922 yılları arasında Osmanlı Topraklarında aşağıda ismi yazılı raylı sistem hatları yapılmıştır:

Rumeli Demiryolları 2383 km normal hat
Anadolu-Bağdat Demiryolları 2424 km normal hat
İzmir -Kasaba ve uzantısı 695 km normal hat
İzmir -Aydın ve şubeleri 610 km normal hat
Sam-Hama ve uzantısı 498 km dar ve normal hat
Yafa-Kudüs 86 km normal hat
Bursa-Mudanya 42 km dar hat
Ankara-Yahşihan 80 km dar hat
Toplam 8.619 km

Ecdada saygı onların mirasına sahip çıkmak onların binasının üzerine bir şeyler koymamız zorunluluğunu getirir. Bu sorumluluk bu ülkede yaşayan herkesin görevi arasındadır. Bu sorumluluk bilinci ile hareket edilmesi temennisiyle..

Kilitli

“Makaleler” sayfasına dön