gnl-S.43 » Ulaşım Dışı Sohbet Muhabbet
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Sanmam oraya teleferik olacağını.
AT Avrupa Topluluğu idi (Birlik olduk yahu, unuttum gitti valla). Meise geçiş için sana mutlaka günlük vize verirler. Eh, ilk ülken Yunanistan olur, ama bari farklı bir şey görürsün (o kadar farklı olmasa da). Oradan öyle yavaş yavaş bakarsın
O minibüslere de güzel numaralar yapılsa, bir bilet, fiyat sistemi, vs. Olurdu yani.
Yok, can sıkılması şu açıdan, metro, tramvay, tren falan ile uğraşıp, orada yaşamak zordur belki. Halbuki ben de büyükşehir insanı olarak artık ormana kaçmanın yollarını arıyorum, ki artık ormana 200 metre uzaklıktayım
AT Avrupa Topluluğu idi (Birlik olduk yahu, unuttum gitti valla). Meise geçiş için sana mutlaka günlük vize verirler. Eh, ilk ülken Yunanistan olur, ama bari farklı bir şey görürsün (o kadar farklı olmasa da). Oradan öyle yavaş yavaş bakarsın
O minibüslere de güzel numaralar yapılsa, bir bilet, fiyat sistemi, vs. Olurdu yani.
Yok, can sıkılması şu açıdan, metro, tramvay, tren falan ile uğraşıp, orada yaşamak zordur belki. Halbuki ben de büyükşehir insanı olarak artık ormana kaçmanın yollarını arıyorum, ki artık ormana 200 metre uzaklıktayım
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
AB desene abi bende at gezisi deyince adalar aklıma geldi. kafam terellelli havalarında yaa.alabay yazdı:Sanmam oraya teleferik olacağını.
AT Avrupa Topluluğu idi (Birlik olduk yahu, unuttum gitti valla). Meise geçiş için sana mutlaka günlük vize verirler. Eh, ilk ülken Yunanistan olur, ama bari farklı bir şey görürsün (o kadar farklı olmasa da). Oradan öyle yavaş yavaş bakarsın
O minibüslere de güzel numaralar yapılsa, bir bilet, fiyat sistemi, vs. Olurdu yani.
Yok, can sıkılması şu açıdan, metro, tramvay, tren falan ile uğraşıp, orada yaşamak zordur belki. Halbuki ben de büyükşehir insanı olarak artık ormana kaçmanın yollarını arıyorum, ki artık ormana 200 metre uzaklıktayım
bi gezi planı yaptım kafamda. en yakın yerlerden başladım. sıra mesie daha çok sonra gelir. liste uzun. ama neden olmasın. radyoda yunan müzikleri var. çok süper. acaba mesiten mi yayın yapıyorlar. meis en yakın yeri rodos. 600 km falanmış. bize 2 km mesafede. ama yunanistana kalmış. ilginç. olsun.
tren, tramvay, metro da bi yere kadar abi. senelerdir yazıyoruz. yaz yaz değişen bi şey yok. istanbul hergün daha beter hale geliyor. umut yok. attık kendimizi buralara. inşaallah kalıcı oluruz. işler yolunda giderse inşaallah uzun seneler kalmak nasip olur. tek dileğim bu.
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Hehe, ben değişik fiziksel durumdaydım
70 km derken, sırf sahil, çünkü Kaşta plâj yok, eskiden bir özelliği oydu. Halbuki sanki öyle hatırladığım bir yer vardı, doğusunda kayalık bir yere iniyorduk, orada minicik, ama çøk minicik bir plâjcık vardı, oradan suya girdiğin zaman, süzülüyordun, birden buz kesiliyordun, çünkü yeraltından bir tatlısu kaynağı oraya boşalıyordu (galiba). Çok ilginç bir durumdu. Hayatımda ilk ve tek batmış amforlu kadırgayı Kaşta gördüm, o gün nezleydim, o yüzden yüzeyde kalmam gerekirdi, ama ben manyak gibi aşağı doğru daldım, kulağımı patlatıyordum az daha, ama harika bir şeydi. Tüyler ürpertici. Ve o Kekovada batmış eski temellerin üstünden yüzmek. Ama düşünüyorum, orası mıydı acaba bir yerde çok korkutucu bir akıntı vardı, insanı denize doğru çekiyordu, yani hep kıyıya doğru dik yüzer gibi, kıyıya paralel hareket etmek gerekiyordu. Ya orada, ya Sarosta, unuttum gitti. Ama bilmeyene çok tehliklei olabilir bu, yani öyle hop diye yüzülecek yer değil, ya şnorkelle, ya tüple inmek gerek, kurşun bol olmalı ve iyi bir kondisyon gerek. Hoho, neler anlatıyorum, gençliğim
70 km derken, sırf sahil, çünkü Kaşta plâj yok, eskiden bir özelliği oydu. Halbuki sanki öyle hatırladığım bir yer vardı, doğusunda kayalık bir yere iniyorduk, orada minicik, ama çøk minicik bir plâjcık vardı, oradan suya girdiğin zaman, süzülüyordun, birden buz kesiliyordun, çünkü yeraltından bir tatlısu kaynağı oraya boşalıyordu (galiba). Çok ilginç bir durumdu. Hayatımda ilk ve tek batmış amforlu kadırgayı Kaşta gördüm, o gün nezleydim, o yüzden yüzeyde kalmam gerekirdi, ama ben manyak gibi aşağı doğru daldım, kulağımı patlatıyordum az daha, ama harika bir şeydi. Tüyler ürpertici. Ve o Kekovada batmış eski temellerin üstünden yüzmek. Ama düşünüyorum, orası mıydı acaba bir yerde çok korkutucu bir akıntı vardı, insanı denize doğru çekiyordu, yani hep kıyıya doğru dik yüzer gibi, kıyıya paralel hareket etmek gerekiyordu. Ya orada, ya Sarosta, unuttum gitti. Ama bilmeyene çok tehliklei olabilir bu, yani öyle hop diye yüzülecek yer değil, ya şnorkelle, ya tüple inmek gerek, kurşun bol olmalı ve iyi bir kondisyon gerek. Hoho, neler anlatıyorum, gençliğim
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
evet gerçekten öyle. kumsal yok. çakıllık yerler var.alabay yazdı:Hehe, ben değişik fiziksel durumdaydım
70 km derken, sırf sahil, çünkü Kaşta plâj yok, eskiden bir özelliği oydu.
kaş şehir merkezi içinde, doğusunda Küçükçakıl Plajı var. geçen hafta gittim. sağdan saydım. 13 adım geliyor. mavi bayrak almış. şirin mi şirin bir yer. buranın 600 m ilerisinde Büyükçakıl var. küçükçakıldan büyük olduğu için büyükçakıl demişler. ama çok büyük değil. geçen tiyatroda köyden gelen yaşı bir amca ile sohbet ettik. buraya "kocaçakıl" diyoralabay yazdı: Halbuki sanki öyle hatırladığım bir yer vardı, doğusunda kayalık bir yere iniyorduk, orada minicik, ama çøk minicik bir plâjcık vardı, oradan suya girdiğin zaman, süzülüyordun, birden buz kesiliyordun, çünkü yeraltından bir tatlısu kaynağı oraya boşalıyordu (galiba). Çok ilginç bir durumdu.
evet kaşın karşısındaki koylardan biri. uluborun deniyor. o amforanın bir kopyasını bodrum su altı müzesine götürmüşler. aslı burada. ve dalgıçlar hep dalar.alabay yazdı:Hayatımda ilk ve tek batmış amforlu kadırgayı Kaşta gördüm, o gün nezleydim, o yüzden yüzeyde kalmam gerekirdi, ama ben manyak gibi aşağı doğru daldım, kulağımı patlatıyordum az daha, ama harika bir şeydi. Tüyler ürpertici.
batık şehir simena. gezi planımda ilk sıralarda yer alıyor. mavi turların başlamasını bekliyorum. inşaallah gidecem. kale, üçağız köyü varmış. kara bağlantısı yok. ama batık bölgesinde yüzdürmüyorlar sanırım. korumaya almışlar. senin zamanında koruma yoktu sanırım. antik kentler var orda. aperlai, teimussa, simena vs. akıntı var mı bilemem. ama plaj olarak kaputaş var mesela. patara var. lkyanın başkenti. demokrasinin beşiği. ilk parlemanto binası.alabay yazdı:Ve o Kekovada batmış eski temellerin üstünden yüzmek. Ama düşünüyorum, orası mıydı acaba bir yerde çok korkutucu bir akıntı vardı, insanı denize doğru çekiyordu, yani hep kıyıya doğru dik yüzer gibi, kıyıya paralel hareket etmek gerekiyordu. Ya orada, ya Sarosta, unuttum gitti. Ama bilmeyene çok tehliklei olabilir bu, yani öyle hop diye yüzülecek yer değil, ya şnorkelle, ya tüple inmek gerek, kurşun bol olmalı ve iyi bir kondisyon gerek. Hoho, neler anlatıyorum, gençliğim
- alabay
- Evliya Çelebi
- Mesajlar: 5559
- Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12
Mehmet, işinden dolayı çok bilgisayarla uğraşan bir arkadaşım bu yüzden hap yutuyor (gözler için). Genelde ekranının çøk iyi olması önemli. Ayrıca hep arada bir kalkıp dolaşırsan, veya dişarı bakabileceğin bir pencere olursa, bu da gözlerin için iyi olur. En büyük problem, gözlerin statik bir noktaya fikse edilmeleri, yani gözin içindeki hareketlik ve esneklik zedeleniyor. Ama şöyle gözünü bir pencereye kaydırdın mı, yakın bakış aniden uzaga yöneldiğinden, antrenman olur. Ayrıca, sosyal açıdan da bilgisayar en önde olmazsa, daha iyidir. Biraz nasihat oldu, ama belki işine yarar Geçmiş olsun.
-
- Seyyah
- Mesajlar: 4319
- Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38
çok sağol abi. doktor 2 göz damlası verdi. onları kullanıyorum. dediğin gibi sabahtan akşama kadar tek bir noktaya kalıp pc başında idim. şimdi ara ara geliyorum. doktor gözlüğe ihtiyaç yok dedi. hafif bir kzıarıklık var. esat görüşmemizde farketmişsindir. damla onu alacakmış. yoksa görme problemim yok. çok kaldım hadi görüşürüzalabay yazdı:Mehmet, işinden dolayı çok bilgisayarla uğraşan bir arkadaşım bu yüzden hap yutuyor (gözler için). Genelde ekranının çøk iyi olması önemli. Ayrıca hep arada bir kalkıp dolaşırsan, veya dişarı bakabileceğin bir pencere olursa, bu da gözlerin için iyi olur. En büyük problem, gözlerin statik bir noktaya fikse edilmeleri, yani gözin içindeki hareketlik ve esneklik zedeleniyor. Ama şöyle gözünü bir pencereye kaydırdın mı, yakın bakış aniden uzaga yöneldiğinden, antrenman olur. Ayrıca, sosyal açıdan da bilgisayar en önde olmazsa, daha iyidir. Biraz nasihat oldu, ama belki işine yarar Geçmiş olsun.