ist-D.07 » Haydarpaşa Garı Yandı.

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1588
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Mesaj gönderen kemal » 29 Kas Pzt, 2010 16:29

Haydarpaşa'daki yangına Ulaştırma Bakanı'ndan açıklama!
"Haydarpaşa, daha yüzlerce yıl görevine devam edecektir"


Tarihi Haydarpaşa Garı'nın çatısında çıkan yangınla ilgili olarak, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ilk kez açıklama yaptı.

"Atılan sulardan dolayı tabi ki alt katlara su dolmuştur. Burada bulunan bazı elektronik cihazlar, eşyalar zarar görmüştür. Yangına başlaması, müdahale edilmesi bu şekildedir. Yangın söndürme işleminin tamamlanmasını müteakip hemen İtfaiye, Savcılık, Valilik, Demiryolları Genel Müdürlüğü, ilgili tüm kurumlar üzerlerine düşen tüm görevleri yerine getirmişler. Hala yukarıda Emniyet'in olay yeri ekibi, bilirkişiler ve ondan önce de Savcılık incelemesi tamamlanmaktadır."

"YANGIN UCUZ ATLATILMIŞTIR"
"100 yıllık tarihi ve kültürel mirasımız olan Haydarpaşa Garı bilindiği gibi Sultan 2. Abdülhamit döneminde İstanbul-Bağdat Demiryolu seferlerinin başlama anısına 1906 yılında inşaatına başlanmış ve Ağustos 1908 senesinde hizmete girmiştir. 102 yıllık tarihi geçmişi olan, İstanbul'un çok önemli garı, yerine konulması çok zor olan bu eserimiz İtfaiye görevlilerimizin, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü ve ekibinin olağanüstü gayretleri sonucu büyük bir felaketten kurtarılmıştır. Yangın ucuz atlatılmıştır.

"HAYDARPAŞA, DAHA YÜZLERCE YIL GÖREVİNE DEVAM EDECEKTİR"
"Tesellimiz yangın esnasında can kaybı olmaması ve de yangının katlara sirayet etmeden çatıda kontrol altına alınması olmuştur. Yanan çatı kısımları orijinaline uygun olarak en kısa zamanda yeniden yapılacak ve 100 yıllık tarihimize tanıklık eden Haydarpaşa, daha nice yüzlerce yıl bu görevini yapmaya devam edecektir.

"Birinci iş yangını söndürmektir. İkinci iş; bilirkişiler, Emniyet'in olay yeri araştırma ekipleri ve Savcılık olmak üzere çeşitli kanallardan soruşturması sürmektedir. Bilirkişiler, yaptıkları inceleme sonucu yangın nedenini ortaya koyacaklardır.

"Bu yangınla ilgili ortaya atılan iddialar vardır. Kasıt diyen var, ihmal diyen var. Bütün bunlar en ince detayına göre araştırılacak, en ufak bir kabahat varsa ortaya çıkarılacak, müsebbibleri de gerektiği şekilde cezalandırılacaktır.

"Onarımın yangınla ilgisi olup olmadığı yine incelemeden sonra ortaya çıkacak. Bir onarım olduğu doğrudur, detaylar da bellidir. Çatının muhtelif yerlerinde sızıntılar olduğu için açık olan noktalara köpük sıkılmış, pencerelerden su sızıntısını önlemek için branda kaplaması yapılmış, izolasyon malzemesi çatıda kullanılmış. 9'da başlayıp 15.10'a kadar devam etmiş. 12'de kalorifer tesisatında kaçak olduğu iddia edilmiş, 12-12.45 arasında tamir edilmiş. Onu da gördük yukarıda. OPrada yanma söz konusu değil.

"BİR ÇALIŞMA OLDUĞU DOĞRUDUR"
"Bir çalışma olduğu doğrudur. Yangının çıkmasından 10 dakika öncesine kadar bir faaliyet olmuştur. Elektirik tesisatı, çalışma esnasında herhangi bir tehlike olmaması için tamamen kapatılmış vaziyette çalışma gerçekleştirilmiş. Bittikten kısa süre sonra da yangın vuku bulmuştur. Yangına karşı bina dahiline ve çatıda gerekli emniyet tedbirleri alınmıştır"

Bakan, çalışmanın izinsiz yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine ise, elindeki izin belgesini göstererek şunları kaydetti:
"Bazı yerlerde dile getirdiler bu iddiaları. Bu izin yazısıdır. Birinci grup koruma altında olan binadır, dolayısıyla Belediye tarafından değil, Tarihi ve Kültür Varlıklarını Koruma Vakfı tarafından verilir izin. 5. kurula bağlıdır burası, yazılı izin 2010'un 2. ayında 5. kuruldan alınmıştır"

Bir gazetecinin, havadan müdahale yapılmamasının sebebini sorması üzerine, Bakan Yıldırım, "15 dakikada yangına müdahale etkili şekilde yapılmıştır. Hiç bir araç bundan daha hızlı yangın mahalline erişemez bu bir. Ama bir yangına nasıl müdahale edileceği herkesin, seyircilerin, sokaktan geçenlerin vereceği fikirlere göre olmaz. Burada yangını yöneten bir amir vardır, denizden de karadan da müdahale eden bütün yangın söndürme unsurları onun sevk ve idaresinde çalışır. dolayısyla böyle bir ihtiyaç duyulmamıştır. Valilikle de temas halinde olarak her ihtimale karşı 2 adet yangın söndürme uçağını Sabiha Gökçen'e gönderdik biz zaten ama ihtiyaç kalmadan yangın söndürüldü" cevabını verdi.

Yıldırım, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: "Yapılan her türlü bakım onarım işi yıllardır aynı usüllerle yapılıyor ve gereken bütün tedbirler alınıyor. Tarihi orijinaline uygun olarak yeniden yapılma işi değildir bu çalışma. Basit yağmur suyu sızıntılarının önlenmesine yönelik tedbirden ibarettir"

Kod: Tümünü seç


Binali Yıldırım Habertürk gazetesine demeç vermiş, sözleri teselli edici,bir an evvel garı tamir etmelerini bekliyoruz.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18073
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 29 Kas Pzt, 2010 16:43

Bakalım neler olacak göreceğiz, yazık oldu yine de. Bir de dünde belirttiğim gibi söndürme çalışması nedeni ile de binada hasar meydana gelmiş olabilir, daha önce iki kere sanırım yenileme çalışması yapılmış ama bu çalışmalarda binanın içinin yeniden inşa edilmediğini düşünüyorum, bu teknik ülkemizde pek kullanılmıyor, benim çağrım eğer Bakanlık ve Bakan gerçekten bu eseri yüzlerce yıl daha kullanmak istiyorlarsa bahsettiğim tarzda yenileme işinde uzmanlaşmış Avrupa firmaları var bence bunlar davet edilerek bu iş yapılabilir, Türk inşaat firmaları yapamaz demiyorum ama bu iş tamamen tecrübe ve ilgili mühendislik dalı ile ilgilidir ülkemizde bu yöntemin kullanıldığı bina olduğunu sanmıyorum, yine de en uygununu değerlendireceklerdir. Diğer bir detay dün verdiğim bir alıntıda helikopter neden kullanılmadı gibi bir serzeniş vardı, ben katıldım mı hatırlamıyorum ama sonra gece düşünürken aklıma şu geldi yine bahsettiğim binanın yapısı nedeni ile orada helikopter ile yukarıdan tonlarca suyu bir anda boşaltmakta binaya onarılamaz ya da çok büyük hasarlar verebilirdi diye aklıma geldi, belki de bu sebeple de kullanılmamış olabilir.

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18073
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 29 Kas Pzt, 2010 16:58

Bir de olaydan etkilenen banliyö seferleri ile ilgili açıklama yapılmış Ulaştırma Bakanı tarafından :
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, banliyö seferlerinin saat 15.00’den itibaren yarım saat aralıklarla seferlere başlayacağını, yarın sabahtan itibaren de banliyö seferlerinin normale döneceğini bildirdi.

Yıldırım, Haydarpaşa Garı’nda incelemelerde bulunduktan sonra yaptığı basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Banliyö seferlerinin ne zaman yapılacağına ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, şu bilgileri verdi.

"Trenlerin sinyal kontrol merkezi bu binada olduğu için, yağmur sularından bu merkez de etkilendi. Şu anda arkadaşlar orada çok yoğun çalışma yapıyor. Şehirler arası seferler, istasyonlar arası karşılıklı kontrol edilmek suretiyle başladı, çalışıyor. Banliyö seferleri istasyon kontrollü olarak saat 15.00’den itibaren her yarım saatte bir sefer yapılmak üzere başlayacak. Arkadaşlar bugün gece çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Ümit ediyorum ki bir aksilik olmazsa yarın sabahtan itibaren tüm banliyö seferleri, Anadolu yakasından bahsediyorum, tamamen normale dönmüş olacak."
Ek : 19:32 itibari ile okuduğum haberi ekliyorum.

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1588
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Mesaj gönderen kemal » 29 Kas Pzt, 2010 20:05

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5557
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 29 Kas Pzt, 2010 20:29

İçimden şöyle bir ARŞLÖHER! sıyırmak geliyor! :evil:
Aynen Kemal'in söylediği gibi … inanılmaz bir durum. Acizliğin âlâye-beâlası. ALmanya'da Türk mimarisi bir binada bu olsaydı, bu antireaksyon gösterilseydi, garanti yabancı düşmanlığı konusu kaynardı. ve düşünüyorum da, acaba Alman Malı kıskançlığı yok muydu şöyle birilerin içinde?!

Bence o binayı Alman teknisyenlere muayeneye bırakmalı. Bizimkiler beceremez, itfaiye işini bile beceremedi.

Yangın şimdi söndü, ama bina işte Alman tarzı ya, hele hele buradaki yapımn stiline çok benzediğinden, üst katlarını gezmeden yapım şeklini aşağı yukarı gözümde canlandırabiliyorum. Tavanlar herhâlde en azından üstlü altlı kabukludur. Arayı neyle doldurdular, bilmiyorum. Kum mu, kül mü, saman mı. Bunlar ya da bunlardan bir karışım da olabilir. Bunlar işlanınca acaip bir küf tehlikesi de olabilir. Genelde burada bir çamaşır makinesinin hortumu patlarsa, o binayı yıkabilirsin derler, çünkü sızan su büyük hasar yapar.

Esat'ın anlattığı, bence Entkernung tekniğini diyor, belki gerekebilir, ama genelde ille de (hasar yokken) yapılmak zorunda değil. İzolasyon önemli bir konu (ama yok efem, izolasyonu o Başakşehir'deki ahırlıklarda bir kere, pardon pardon, şööle bir açtım da, aydan inmişe banzetilmiş gibi hissettim kendimi). Yani, kime anlatıyorum. Belki siz üçünüze.

Çok üzüldüm. Yıkın gitsin be, yerine bir Purç Harab yapın :x

Bir de, bunun tazminatını, paralarını kim ödeyecek? İnşaallah orada adamakıllı bir sigorta sistemi vardır. Ulan, NASIL OLUR YAHU? Koskoca GAR yanıyor, yanında kışla var (!), yavaş yavaş denizden ulaşıyorlar. TCDD'nin kendi imdat itfaiye ekipleri de mi yok? Yangın söndürme trenleri? Tank vagonları? :shock:

Ek: Kaynıyorum. Şimdi bir de düşünün, Marmaray tünelinde yangın çıkıyor, şömine tesiri ile korkunç bir alevlenme oluyor (gargoh dreni geçcek ya …). O ZAMAN KİM NEREDEN NASIL SİSTEME GİRECEK? Yoksa Tokyo'ya telgraf mı çekecekler? Senaryo, afet egzersizi, imdat plânları … nerede bunlar?

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18073
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 29 Kas Pzt, 2010 21:14

Bende binanın içinin senin dediğin gibi olduğunu düşünüyorum, benim evde öyle, zemin tavan ahşap direklerin arasına kum var, zemini ve tavanı örten ise yine bildiğimiz ahşap ama hasır şeklinde örülmüş, aynen dediğin gibi su patladımı bitti :) bu yüzden zaten burada musluk bile kimse kendisi takmaz, tesisatçıya taktırır, çünkü bütün sorumluluk ona ait olur o zaman, kendin takarsan komşuda sana takar :) bu yüzden herkesin ev sigortası var diyebilirim, bizde yaptırdık mesela. Ben o bina eski ve o yıllara ait bir yapı olduğu için o çıkarımda bulundum, o tip binalar eskiden İstanbul' da vardı ama zamanla tüm o binalar yıkıldı ve şimdi hepsi betonarme.

Bahsettiğim teknikte, binanın dış cephesi çelik putreller ile sabitleniyor, gövde sağlama alındıktan sonra içi komple yıkılıyor. böylece binanın dışındaki orjinal hali kalıyor ama içine istediğin gibi yeni bir bina inşa ediyorsun, sonra da o çelik desteklerin dıştan olanları sökülüyor, zaten iki bina birbirine yapışmış oluyor ve dıştaki orjinal bina da aslına uygun olarak yenileniyor. Zor bir işlem, ben İstanbul' da hiç böyle bir yenileme işlemine rastlamadım o yüzden öyle önerdim, yoksa teknik olarak mimarlar ve mühendisler tabii ki nasıl olduğunu biliyorlardır, ama kitaptan bilmek ya da yapılırken görmek başka, yapmayı tecrübe etmiş olmak gerçekten başka bir şey. Ve eğer binanın iç tasarımı dediğimiz gibi ise bence kesinlikle tüm katların zeminleri zarar görmüştür, ha ama daha önce böyle bir yenileme yapılmışsa ya da ne bileyim betonarme ise zaten gerek yok.

Bu binayı pek çok nedenden dolayı çekemeyenler vardı hepte var olacaklar, Bakanın sözleri içimi serinletti ama görmeden inanmayacağım, bu bina yüzyıllarca kullanılacak ama ne olarak? Şimdi bunu yap-işlet-devret Otel olarak vermesinler bilmemne inşaat firmasına?

Mehmet Kasım
Seyyah
Mesajlar: 4319
Kayıt: 09 Kas Cum, 2007 12:38

Mesaj gönderen Mehmet Kasım » 29 Kas Pzt, 2010 22:04

çok geçmiş olsun. sorumlular hesap vermeli. çatıdaki çalışma yanıcı pvc'den yapılıyormuş diye bir şey okudum nette. ne kadar doğru bilemiyorum ama çok yazık. yıllardır haydarpaşa gar ile söğütlüçeşme'nin birbirine neden yakın 2 duruş yeri olduğunu düşünürdüm cevabım ıaldım. trenler söğütlüçeşme'den kalkıyor şimdi. söğütlüçeşme olmasaydı b planı batacaktı.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5557
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 29 Kas Pzt, 2010 22:20

Esat, o senin dediğin teknik mümkün de, hem çok zor, hem çok pahallı, hem de … yazık olur da ;-) Burada (ve senin orada) ikinci dünya savaşı vardı, onu da unutma. Bu İstanbul'un çok şükür başına gelmedi.

Bizim burada Zürih Pasajı var, aynen senin dediğin teknikle sırf dış cephesi kaldı, içi „moderin“. İkinci resimde de beyaz kamyonun ardındaki sarı bina öyle. Orjinal bence hep daha iyi, ama buraları öyle yandı gitti ki, üçüncü resme bak, anla.

Resim
Resim
Resim
(Koskoca katedral kilisesi, her nasıl olduysa, yıkılmadı, herkes bunu Tanrı mucisesi olarak gördü, Alman da, düşman da, anormal bir durum, resme bak yahu …).
Esat, şu dışsal resimlere boyut verebilir misin?

Bahsettiğim binalara giden cadde sol alt köşe, yani, fazla bir şey kalmadı, ona göre, sonradan, içten hepsini onarmak zorunda kaldılar.

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1588
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Mesaj gönderen kemal » 30 Kas Sal, 2010 10:19

Bence de o kadar basit iş değil, onarımın 2 yıl süreceği gibi laflar dolaşıyor,binaya yangının verdiği zarar kadar tuzlu su problemi de büyük,
yazık oldu çok yazık.

Kullanıcı avatarı
alabay
Evliya Çelebi
Mesajlar: 5557
Kayıt: 21 Eyl Cum, 2007 12:12

Mesaj gönderen alabay » 30 Kas Sal, 2010 13:04

Neden tuzlu su? Söndürmek için kullanılan tanklardaki su tatlı değil miydi? :shock:

Kullanıcı avatarı
Esat
Pir-i Seyyâh
Mesajlar: 18073
Kayıt: 17 Eyl Pzt, 2007 13:37

Mesaj gönderen Esat » 30 Kas Sal, 2010 15:46

Ne oldi rengin soldi, he denizin içine tatlı su kaynağı bağlamışlar, gemiler oradan şebeke suyunu çekip basıyormuş. Senden çok ciddi anlamda şüpheleniyorum artık biliyormusun, beni çok şaşırtmıyorsun ama çok yanıltmışsın galiba :)

kemal
Hareket Amiri
Mesajlar: 1588
Kayıt: 24 Eyl Pzt, 2007 09:41

Mesaj gönderen kemal » 30 Kas Sal, 2010 16:28

tabiki tuzlu su, Orada söndüren gemileri bağlı , bunlara tank yokki , denizden çekip pompalıyor, onlar olmasa idi bina gitmişti, adamlar onarımı İBB ye haber vermeye tenezzül etmemişler ki İBB iki tane dev itfaiyeyi orada hazır tutsun.

Cevapla

“Haberler - Duyurular” sayfasına dön